1926 Ankara Antlaşması’nın maddeleri nelerdir?
1926 Ankara Antlaşması, Türkiye ile Birleşik Krallık arasında imzalanan, günümüzde Türkiye-Irak sınırını belirleyen önemli bir uluslararası anlaşmadır. Bu antlaşma, Musul sorununun çözümüne yönelik müzakereler sonucunda ortaya çıkmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının netleşmesi açısından kritik bir rol oynamıştır. Peki, bu antlaşma neden imzalandı ve içerdiği temel maddeler nelerdir?
1926 Ankara Antlaşması
Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte Musul Vilayeti’nin geleceği tartışmalı hale gelmişti. Lozan Antlaşması sırasında Musul meselesi çözülememiş ve konu Türkiye ile Birleşik Krallık arasında devam eden müzakerelere bırakılmıştı. İngiltere, Musul’un Irak’a bırakılmasını savunurken, Türkiye bu bölgenin Misak-ı Milli sınırları içerisinde olduğunu ileri sürüyordu. 1926 yılına gelindiğinde, Milletler Cemiyeti’nin devreye girmesi ve uzun süren diplomatik görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılmıştır.
1926 Ankara Antlaşması’nın Maddeleri
- Türkiye-Irak Sınırının Belirlenmesi
Antlaşma ile Türkiye ve Irak arasındaki sınır, Hakkâri ile Musul vilayeti arasında kalan bölgeyi kapsayacak şekilde çizilmiştir. Musul, İngiliz mandası altındaki Irak’a bırakılmıştır. - Türkiye’nin Tazminat Alması
Türkiye, Musul petrollerinden elde edilen gelirlerin %10’unu 25 yıl boyunca alma hakkına sahip olmuştur. Ancak Türkiye, bu hakkından 1930’lu yıllarda feragat etmiştir. - Sınır Güvenliği
Her iki taraf, sınır güvenliğinin sağlanması ve bölgedeki halkların huzur içinde yaşaması için ortak çaba göstermeyi taahhüt etmiştir. - Askeri Operasyonlar ve İsyanlar
Türkiye, Irak topraklarından Türkiye’ye yönelen isyan veya saldırı durumlarında sınır ötesi operasyon yapma hakkını saklı tutmuştur. Bu madde özellikle bölgedeki aşiretlerin hareketliliğini kontrol altında tutmayı hedeflemiştir. - Bölgesel İş Birliği
Türkiye ve Birleşik Krallık, Irak’ın toprak bütünlüğünü tanıma ve bölgesel istikrarı sağlama konusunda mutabık kalmıştır.
Antlaşmanın Önemi
1926 Ankara Antlaşması, Türkiye’nin doğu ve güney sınırlarının büyük ölçüde netleşmesini sağlamıştır. Ancak antlaşma, Türk kamuoyunda tartışmalara yol açmış, bazı kesimler Musul’un Misak-ı Milli’den vazgeçilmesi olarak değerlendirmiştir. Yine de bu antlaşma, Türkiye’nin genç cumhuriyet olarak uluslararası hukuk zemininde sınırlarını belirleme sürecinde önemli bir diplomatik başarı olarak kabul edilir.