6. Sınıf Türkçe 2. Dönem 1. Yazılı Soruları

Karatay

6. Sınıf Türkçe Dersi 2. Dönem 1. Yazılı Soruları, 6. sınıf türkçe 2. dönem 1. yazılı soruları ve cevap anahtarı,6. sınıf türkçe 2. dönem 1. yazılı test,6.sınıf türkçe 2.dönem 1.yazılı test çöz,6.sınıf türkçe 2.dönem 1.yazılı pdf,6.sınıf türkçe 2.dönem 1.yazılı cevap anahtarlı eğitimhane,6. sınıf türkçe 2. dönem 1. yazılı soruları ve cevap anahtarı,6.sınıf türkçe  yazılı soruları pdf,6. sınıf türkçe yazılı soruları ve cevap anahtarı,

Müfredata uygun 2023-2024 6. Sınıf Türkçe 2. dönem 1. yazılı soruları ve cevapları yer almaktadır. 6. Sınıf Türkçe 2. dönem 1. yazılı soruları cevap anahtarlı, test, klasik ve boşluk doldurma şeklinde kategoriye eklenmiştir. 6.Sınıf Türkçe 2.Dönem 1.Yazılı Soruları 2023-2024

Bu sınav; okuduğunu anlama ile okuma becerileri konularını içermektedir.

6. Sınıf Türkçe Ortak Yazılı Sınav Konuları ve Soru Dağılımı için tıklayınız.

6. Sınıf Türkçe 2. Dönem 1. Yazılı Soruları ;

SORULAR

I. Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra uzak, göğün kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz…
II. Ama şu sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için sokağa fırlamayan adam, isterse akşama kadar insanları aldatmak için didinsin. Kaç para eder! Gözümde, milyonu olsa da kalp para ile metelik etmez.
III. İşte böyle bir yerde köyün insanlarını düşünüyorum. Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyula¬cağını öğretmişler.
IV. Hayır, şimdi insanları, kitapların öğrettiği şekilde sevmiyorum. Şiir¬ler, romanlar hikâyeler, masallar bana bu ilmi tahsil ettirmişlerdir. Beyinin vapurdan iner inmez çantasını kapan uşaktan iğrenmemeyi, sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için sokağa fırlamayan adamın çalışmadığını kendi kendime öğrendim.

1. Yukarıdaki paragrafı olay akışına göre diziniz. (10 p.)

2. Betimleyici anlatım hangi numaralı paragrafta vardır? (10 p.)

3. Bu yazı hangi yazı türüne ait olabilir? (10 p.)

A) Anı          B) Masal                C)Hikaye           D) Söyleşi

Şimdi artık kimi sevdiğimi kime saygı duyduğumu biliyorum. Günlerden beri kafamı bir adam kaplıyor. Köyde ona, “Kör Mustafa” derlerdi. Bir, gözü sola doğru biraz kaymıştı. Sağ tarafının beyazı ile göz kapağı arasına ciğer kırmızısı bir et parçası oturmuşdu. Böylemi doğmuştur? Yoksa çocukken bir şey mi batmıştır?.. Bu arızalı göz, öteki gözden daha parlaktır, daha siyah, daha canlı, daha zekidir.
Kör Mustafa; bahçelerde çalışır, gündeliğe gider, sarnıç sıvar, dam aktarır, kuyu kazar.
Bizim köyün lodos tarafı ıssızdır. Orada fundalar, yabani meşe palamutları, koca yemişler, çalı süpürgeleri bir türlü ağaç hâline gelmeden ama ağacı taklit edercesine gelişir, birbirinin içine girmiş yaşarlar.
Kör Mustafa nasıl becerdi bilmem… Denize diklemesine inen bu çalılığın bir kısmım ne pahasına ayıkladı, biliyor musunuz; tırnaklan pahasına. O çalı çırpının sereserpe geliştiği, bu denizlere diklemesine inen toprak öyle taşlık, öyle taşlıktı ki… Sonra Mustafa gündüzleri başka yerde çalışmak zorundaydı.
Akşam olunca çalıların arasına sakladığı kazmasını alıyor, gün ağarıncaya kadar söküyor, koparıyor, kazıyordu. Kazdıkça kaya, kazdıkça taş… (a)Bütün bir yaz, bütün bir kış orman memurunun tazyiki çalı, palamut, defne, koca yemiş, diken, ot, kök ona karşı koydular. Bu korkunç mücadeleye üç evlek toprak için Mustafa’dan başka kimse girişemezdi.

4. Yukarıdaki yazıda anlatıcı kaçıncı kişilidir, örnek göstererek açıklayın?(10 p.)

5. Yukarıdaki paragrafta yazım ve noktalama yanlışı olan beş hatayı gösteriniz. (10 p.)

 6. Altı çizili bölümlerdeki söz sanatlarını sırayla yazınız. (20 p.)

(b)Kaya bitip de yumuşak, esmer, pembe bir funda toprağı bir karış meydana çıkınca bir meşe palamudunun korkunç yılan gibi kökü önüne çıkardı. Onu sökünce orman memurunu karşısında bulurdu. O gidince zehirli bir diken, başparmağını şişirirdi; (c)kazma körlenir, kürek bulamaz, taş dağ gibi yığılırdı. İnsan büyüklüğünde cüssesini hiç belli etmeden yosunlu yüzüyle dikilir. Ormanlara, tırnakları, ayakları, göğsü, sırtı, bütün kuvvetiyle dayanır, onu yener, yıkardı. Kazma iş görmediği zaman tırnaklan ile toprağı tırmalardı.
Bir sonbahar günü baktı ki küçük çam ağaçlan filizi, körpe diken yapraklarıyla, üç beş koca yemiş çıngıl çıngıl yemişleriyle yer yer esmer, pembe, kül rengi toprağa *saye salar. Biz, görenler:
“Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.” derdik.
Bilmedik ki dişle, tırnakla, kanla, canla tabiat denilen canavarı yenmek lazım gelir. Bendeniz bu mücadeleye şahidim. Mustafa’nın kör gözü hiddetten ala bulandığı günleri hatırlıyorum. “Hey aslan Mustafa” der, uzakta bir çam gölgesinden korkunç kavgayı seyrederdim. (d)Bu kavga, Romalı esirlerin aslanla dövüşmesinden şu itibarla farklı idi ki Romalı esir, aslana bir çeyrek saat içinde yeniliyordu. Mustafa, ejderhayı bir sene içinde, bazen ümitsizlikten bazen ümitten yeniyordu.
Bir sabah her zamanki çamın altına vardım ki bir köylü kadın, üç yarı çıplak çocuk garip birtakım taşlar, topraklar, saclarla bir şeyler yaparlar. Bu, her tarafından poyraz, lodos, gün doğusu, keşişleme, yıldız, kara yel rüzgârı giren bir evdi. Mustafa, arkasına yeşiller giymiş güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evlek çizgiler, ocaklar açıyordu.
“Aslan Mustafa!” dedim. “Su buldun mu, su?”
“Deniz kıyısında eski bir kuyu vardı. Tuzlu bir parça ama idare edeceğiz. Şuraya bir sarnıç kazabilsem…”
Onu gördüm mü toparlanıyor; hayret, sevgi ve saygı ile bakıyorum. Koca yaylamızın üzerinde böyle milyonlarca insan bulunduğunu düşünüyorum. Yine dünya yuvarlağı üzerinde böyle milyonlarca insanın tırnakları, nasırları, çirkinlikleri, tek gözler, tek kollarıyla bir ejderha ile kavga etmek için bekleştiklerini düşünüyorum.
Küçük hanımlar! Bugünlerde bir gün nişanlınız size koyu al renkli karanfiller gön¬derecektir. Dikkat edin, belki Mustafa’nınkilerdir. Küçük beyler! Domatesler göre¬ceksiniz çarşıda elmalar, ferik elmaları gibi kokulu, şekerli, tatlıdır. Keserseniz içinde çekirdekleri altın gibi parlar. Belki de lokantada bir gün şişelere doldurulmuş bir domates suyu içersiniz ve tadım fevkalade bulursunuz. Yunan tannlannın ölmemek için içtiği nektar lezzetini damağınızda hissedersiniz, emin olun ki Mustafa’nın domates¬lerinden bir tanesi içtiğiniz suya katılmıştır.
Sait Faik ABASIYANIK

*saye salmak: gölge etmek

7. Koyu yazılı bölümde yazar nasıl insanlardan bahsetmiştir, kısaca anladığınızı açıklayın? (10 p.)

8. Yazının başlığı ne olabilir? (10 p.)

A) Kör Mustafa
B) Mustafa’nın Taşlı Tarlası
C)Karanfiller ve Domates Suyu
D) Mustafa’nın Domates Suyu

9. Yazının ana fikri ne olabilir, tek cümle ile söyleyin? (10 p.)

TÜM 6. Sınıf Türkçe Yazılı Soruları ve Cevapları İçin Tıklayınız

CEVAPLAR

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

BİR YORUM YAZIN

Soru: 10 + 6 kaçtır?


Basari Sıralamaları