Orta Çağ’da Dünya Konu Anlatımı

Karatay

Tarih ayt konu anlatımı, Tarih tyt konu anlatımı , Tarih yks konu anlatımı. Merhaba arkadaşlar sizlere bu yazımızda Orta Çağ’da Dünya hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi edinebilirsiniz.

Orta Çağ’da Dünya

Orta Çağ’da Siyasal Yapılar

Orta Çağ’da Siyasi Yapılar konusuna geçmeden önce Orta Çağ’da dünyada yaşanan belli başlı olayları sıralayalım;

»651 Sasani Devleti’nin yıkılması
»711 Vizigot Krallığı’nın sona ermesi
»1000 İslamiyet’in Hindistan’da yayılmaya başlaması
»1054 Katolik-Ortodoks bölünmesi
»1196 Moğol İmparatorluğu’nun kurulması (Görsel 3.1)
»1215 Magna Carta (Manga Karta)
»1227 Moğol İmparatorluğu’nun parçalanması
»1295 İngiltere’de parlamenter sisteme geçilmesi
»1337-1453 Yüzyıl Savaşları
»1347-1351 Avrupa’da Veba Salgını

MS 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun; Batı ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrılması, Avrupa’da büyük siyasi
gelişmelere sebep olmuştur. Batı Roma İmparatorluğu’nun 476’da yıkılmasından sonra Avrupa’nın sosyo-ekonomik ve kurumsal yapısında büyük değişiklikler yaşanmıştır. Roma İmparatorluğu’nun ilk çağ’daki gücünü kaybetmesi ile Ortaçağ’da Avrupa’da feodal siyasi yapılar ortaya çıkmıştır.Germen kabileleri Avrupa’da Frank, Vizigot, Ostrogot, Sakson gibi krallıklar kurulmuş böylece bugünkü Avrupa devletlerinin temelleri atılmıştır. Avrupa’nın güçlü bir devlet otoritesinden yoksun kalması, büyük bir karmaşalara sürüklenmesine sebep olmuştur.

Orta Çağ Avrupası’nda siyasi yapıyı şekillendiren ve bu döneme damgasını vuran sistem “feodalizm” olmuştur. Feodalizm siyasi gücün krala ait olup kral, siyasi otoritesini mutlak sadakat koşuluyla ve kontrollü olarak
derebeyleriyle paylaştırdığı yönetim anlayışıdır.

Roma İmparatorluğu bir çeşit cumhuriyet ile yönetilirken Bizans imparatoru gücünü tanrıdan alan otokrat bir lider konumuna gelmiştir. Malazgirt Savaşı’ndan sonra ilk dönem Türk Beylikleri ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla Anadolu Türk yurdu olmuştur. Türkiye Selçuklu Devleti’nin zayıflaması sonucunda ikinci dönem Türk beyliklerinden olan Osmanlılar, Bizans’ın Anadolu’daki bütün topraklarını ele geçirmiştir. Orta Çağ boyunca varlığını sürdüren Bizans İmparatorluğu, 1453’te İstanbul’un Fethi’yle ortadan kaldırılmıştır.

Sasaniler Kafkasya, Mezopotamya ve İran’a hükmetmiştir. Yönetim şekli monarşiydi. Krallarına Şehinşah denirdi ve Krallar Tanrı Ahuramazda’nın yeryüzündeki temsilcisidir. Sasaniler, İstanbul’u kuşatmıştır ancak alamamışlardır.
Sasaniler, Hz. Ömer Dönemi’nde yapılan Nihavend Savaşı’nda yenilmiş ve 651 yılında yıkılmıştır.

Moğol İmparatorluğu’nu kuran Temuçin’dir. Temuçin,1206 yılında yapılan kurultayda Türk-Moğol boyları tarafından kağan seçilmiş ve Cengiz adını almıştır. Cengiz Han, istila hareketleri ile dünyanın en geniş kara imparatorluğunu kurmuştur. Cengiz Han hayattayken imparatorluk topraklarını dört oğlu arasında paylaşılmıştır. Moğollar üzerinde Şamanizm’in önemli bir etkisi vardır.

Otokrasi, monarşinin bir çeşidi olup bütün siyasi yetkiler kralın elindedir. Monarşiden farklı olarak otokraside, yönetim miras yoluyla değil, kişiler tarafından ele geçirilmiştir.

İmparatorluklarda Sosyal, Ekonomik ve Askerî Durum

»Avrupada feodal sistemde soylu bir kökeni olmayan Germen kralları, Roma İmparatorluğu’nun eyalet yönetim sistemi gibi bir idari yapı kurmuştur.
»Bu eyaletlerin başında valiler görevlendirilmiştir.
»Eyaletlerden daha küçük yönetim birimleri kontlar tarafından yönetilmiştir.
»Her eyaletin kendi ordusu olup bu orduların her birine kumanda etme görevi de bir “dük”e verilmiştir
»Ruhban (din adamları sınıfı) ile soylular arasındaki birlikte yaşama geleneği, zaman içinde kökleşmiştir. Bu durum feodalizmin ve dogmatizmin Orta Çağ boyunca Avrupa’da egemen olmasını kolaylaştırmıştır.
»1347’nin sonunda Sicilya’da görülen veba, ilk olarak Bizans topraklarını vurmuştur.
»Bu salgın nedeniyle Avrupa nüfusunun neredeyse yarısına yakını ölmüştür.
»Bizans İmparatorluğu’nda hayat ve geçim tarzı ticarete dayanmaktadır.
İpek ticareti Bizanslılar ile Sasanileri karşı karşıya getirmiş ve Bizans İmparatorluğu, Sasanilere karşı Türklerle ittifak kurmuştur.
»Sasani Devleti’nde ise ekonomi, topraktan alınan vergilere dayanmaktadır.
»Sasani Devleti’nde, Perslerdeki satraplık sistemine benzer daha merkezî bir eyalet sistemi uygulanmıştır.
»Moğol İmparatorluğu’nun merkezi konumundaki İç Asya’da iklim şartları tarım için elverişli değildi. Bu nedenle tarımla neredeyse hiç uğraşılmamış, halkın ana geçim kaynağı hayvancılık olmuştur.
»Hayvanlar için otlak arayışları sonucunda Moğollar, konar-göçer bir yaşam tarzını benimsemiştir.
»Ekonomileri her ne kadar hayvancılığa dayansa da yerleşik topluluklar ile ticarete önem vermişlerdir.
»Bizans ordusunun çoğunluğu paralı askerlerden oluşurken Moğol ordusu gönüllü birliklerden oluşmaktadır.
»Moğol ordusu, Mao-dun (Mete Han)’un geliştirdiği onlu teşkilata uygun olarak on, yüz, bin ve on bin şeklinde bölümlere ayrılmıştır
»Moğol ordusu hafif süvari birliklerinden oluştuğu için hızlı hareket kabiliyetine sahip olup bölükler hâlinde harekete geçebilmektedir.
»Moğol İmparatorluğu’nda kurultay adında bir danışma meclisi vardır.
»Sasanilerde de Roma İmparatorluğu’nda olduğu gibi yönetime aristokratlar hâkimdir.

Tarımdan Ticarete Ekonomi

Artı Üründen Sosyal Sınıflara

»İhtiyaç fazlası depolana bilen “artı ürün” üretmek yağışın yeterli olduğu ve doğal besin kaynaklarının bol olduğu
bölgelerde büyük bir anlam ifade etmez.
»Kurak bölgelerde hayati öneme sahiptir.
»Artı ürüne sahip olan yerleşim merkezleri avantajlı duruma geçmiş ve bu durum onlara güç kazandırmıştır.
»Artı ürünlerin bir merkezde toplanması ve halka buradan dağıtılması toplumda tabakalaşmayı ortaya çıkarmıştır.
»Artı ürün, diğer ihtiyaçların karşılanması için değiş tokuşu geliştirmiş ve çiftçilik dışında yeni meslekler ortaya
çıkarmıştır.
»Çiftçi, esnaf, tüccar, din adamı, savaşçı gibi yeni sınıflardan oluşan daha büyük topluluklar şehir toplumunun
doğmasını sağlamıştır.
»İlk Çağ’da toplum; asiller, din adamları, hürler ve köleler gibi sınıflara ayrılmıştır.
»Toprağa sahip olan soylular, yüzyıllar boyunca geçerli olacak güçlü statüler kazanarak sosyal, ekonomik, siyasi gücün belirleyicisi olmuştur. Bu durum monarşileri ortaya çıkarmıştır.

İlk ve Orta Çağ’da Toplumsal Tabakalaşma

»Toplumsal tabakalaşma, insanlar arasındaki ekonomik ve toplumsal eşitsizliğin görünür hâle gelmesidir.
»Toplayıcılığa ve avcılığa dayanan ilk toplumlarda çok az tabakalaşma olmasına karşın tarımsal üretimin gelişmesiyle
zenginliğin artması sonucu tabakalaşmada da artış olmuştur.
»Tarih boyunca kölelik, kast sistemi ve mevkiye bağlı sistem gibi toplumsal tabakalaşmalardan söz edilebilir.
»Toplum yapısında meydana gelen bu değişim, insanlık tarihini baştan başa değiştirmiştir.
»Hindistan’daki Kast sistemi bu tabakalaşmaya en güzel örnektir.
» Kast sistemi, bir kişinin toplumsal konumunun yaşamı boyunca belirlendiği toplumsal bir düzendir.
»Kast sistemi; brahmanlar (din adamları), kşatriyalar (askerler), vaisyalar (çalışanlar) ve sudralar (işçiler ve köleler)
sınıflarından oluşturmuştur.

Orta Çağ’da Ticaret

»Orta Çağ’da Asya ile Avrupa arasındaki ticari faaliyetler genellikle ticaret yolları vasıtasıyla gerçekleşmiştir.
»Bu ticarette genel olarak ipek, ipekli kumaşlar, porselen, madeni eşyalar, kâğıt, baharat, tuz, cam eşya, şarap, at, hayvan ürünleri (deri ve postlar), değerli madenler, taşlar ve ziynet eşyaları (takılar) taşınmıştır.
»Ticaret yolları, ticari ürünlerin yanı sıra kıtalar arasında kültür alışverişine de imkân sağlamıştır.
»Ticaret yolları üzerindeki ulaşım, kervanlar vasıtasıyla sağlanırdı.
»Kervanların en büyük yük taşıyıcısı develer, katırlar veya atla çekilen tekerlekli taşıtlardı.
»Denizaşırı ulaşım, insan veya rüzgâr gücü ile gerçekleşirdi.
» Orta Çağ’da üç yelkenli gemilerin, pusula ve haritanın da kullanımıyla denizciliğin ticari değeri arttı.

İlk ve Orta Çağ’da Ticaret Yolları

»İlk Çağ’dan itibaren Kral Yolu, İpek Yolu, Kürk Yolu ve Baharat Yolu dünya ticaretinde etkin bir rol oynamıştır.
»Kral Yolu, Anadolu’da Pers İmparatoru Darius’un tarafından yaptırılmıştır.
»Anadolu’da, Ege Bölgesi’nde bulunan Salihli civarındaki Sardes’ten başlayıp Pers İmparatorluğu’nun başkenti Sus’a
kadar uzananır.
»2 600 km uzunluğundaki Kral Yolu’nun çevresindeki ekonomi merkezleri, Ege kıyısındaki önemli limanlara
bağlanmıştır.
»İpek Yolu, İlk ve Orta Çağlarda Çin ve Orta Doğu ile Batı ülkeleri arasındaki transit kara ticaretinde kullanılan en işlek ticaret yoludur.
»İpek Yolu, tarih boyunca hem geçtiği bölgeleri iktisadi açıdan kalkındırıp halkın refah seviyesini yükseltmiş hem de
Doğu-Batı kültür ve uygarlıkları için bir köprü olmuştur.
»İpek Yolu’nun hâkimiyeti için siyasi ve askerî mücadeleler olmuştur.
»İpek Yolu’ndaki güç mücadelesinin belirleyicileri Çinliler, Türkler, Moğollar, Farslar, Araplar ve Ruslardır.
»İpek Yolu’na hâkim olan kavimler, dünya siyasetinde etkin rol oynamışlardır.
»Konar-göçer kavimler arasında bölgede en etkili olan iki millet Türkler ve Moğollardır.
»İpek Yolu, Türklerin bölgedeki manevi unsurlarla temas etmelerini sağlamıştır.
»İslamiyet öncesinde bölgeye egemen Türk devletleri; Hunlar, Avarlar ve Kök Türkler, İlk Türk İslam devletlerinden
olan Karahanlılar, Gazneliler ve Büyük Selçuklu Devleti mücadele etmiştir.
»Kürk Yolu, Don Nehri’nin denize döküldüğü yerden başlayıp Ural Dağları ve Güney Sibirya ormanları sınırından
Altaylar’a, Sayan Dağları üzerinden Çin’e ve Amur Nehri’ne ulaşanyoldur.
-Bu yoldan hayvanlarla getirilen deri ve postlar, İtil Nehri vasıtasıyla Hazar Devleti’nin merkezi Hanbalık’a (Etil)
buradan da Güney Sibirya’dan geçerek Avrupa’ya ve İslam ülkelerine, doğu ucu ise Türk devletlerinin merkezi olan
Orhun Bölgesi’nden Çin’e kadar uzanmıştır.
»Baharat yolu, Hindistan’dan başlayarak Avrupa’ya ulaşır.
»Baharat yolu coğrafi keşifler sonucunda önemini kaybetti.
»Avrupa’da ticaretinin dayandığı temelleri oluşturan ve doğuyu batıya bağlayan İpek Yolu, güneyi batıya bağlayan
Baharat Yolu, kuzeyi güney ve batıya bağlayan Kürk Yolu’nun zamanla Müslüman toplulukların eline geçmesi ile Orta Çağ Avrupası iki yüzyıla yakın sürecek olan Haçlı Seferleri’ni başlatmıştır.

Orta Çağ’da Ordu 

»İlk Çağ’dan itibaren ordular, devlet olarak adlandırılan sosyal ve siyasi yapının en önemli unsurlarından biri olmuştur.
»İlk Çağ’dan itibaren devletler; varlıklarını devam ettirebilmek, savaşlarda başarılı olabilmek,
huzuru ve düzeni sağlayabilmek için güçlü askerî teşkilatlar kurmaya başlamıştır.
»Batı Avrupa’da VIII. yüzyılda Franklar askerî bir düzen olan feodal sistemi geliştirmiştir.
»Şövalyeler de krala bağlılık yemini ederek kralın savaşçısı olmuştur.
»Orta Çağ’da siyasi birlikten yoksun olan Avrupa’da ordular küçük oldukları için uzun süreli seferler
düzenleyememiştir.
»Orta Çağ’da Avrupa’da şövalyeler, okçular ve kuşatma teknikleri etrafında dönen kara savaşları, Doğu’da çok farklı bir şekilde cereyan etmiştir.
»En büyük farklılık, yüzlerce yıl Orta Asya’ya hâkim olan Türk ve Moğol atlı okçuları olmuştur.
»Orta Çağ’da ücretli askerlik sistemi birçok devlette görülmüştür.
»Bizans İmparatorluğu, tarihinin her döneminde ordusunda ücretli askerlere yer vermiştir.
»Orta Çağ Avrupa devletleri ile Sasani İmparatorluğu’nda da bu sistem uygulanmıştır.
»Sasani ordusu da Türk ve Moğol ordusunda olduğu gibi onlu sisteme göre düzenlenmiştir.
»Bizans ordusu sayıları çok fazla olmayan ve İstanbul’da bulunan merkez kuvvetlerinin yanı sıra eyalet askerleri, tâbi
devletlerin gönderdiği yardımcı kuvvetler ve ücretli askerlerden oluşmuştur.
»XIV. yüzyıldan sonra ise İngiltere ve Fransa gibi krallıklar ordularında maaş karşılığı asker bulundurmaya başlamıştır.
»Avrupa’da askerlik mesleği ortaya çıkmıştır.
»Daimî ordu teşkilatının kurulup sürekli asker bulundurulduğu bu dönemde, savaşlar süvariler tarafından yapılmıştır.
»XIV. yüzyıldan itibaren devletler sürekli piyade kıtaları bulundurmaya başlamıştır.
»Avrupa ordularında piyadeleri en etkili kullanan devletler, İngiltere ve Osmanlı Devleti olmuştur.
»Savaş tarihini değiştirecek olan top tüfek gibi ateşli silahlar, 1331’den sonra kullanılmaya başlanmıştır.
»Fransa XV. yüzyılda silahlı askerlerden oluşan daimî bir kıta oluşturmaya başlamış Osmanlılar ise buna XIV. yüzyılda yeniçeri birlikleri ile başarmıştır.

Yerleşik ve Konar-göçerler Arasındaki Savaşlar

»Yerleşik topluluklar üretimde, konar-göçer topluluklar ise askerlik alanında birbirlerine karşı üstünlük kurmuştur.
»Başlıca geçim kaynağı hayvancılık olan konar-göçer toplulukların ekonomileri, ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz
olması nedeniyle yerleşik topluluklarla ticaret yoluyla mal değişikliği yapmak ya da savaş yoluyla yerleşik toplulukların mallarına sahip olmak istemiştir.
»Konar-göçerler ile yerleşik topluluklar arasındaki savaşlarda genellikle konar-göçerler üstünlük sağlamıştır.

Kanunlar Gelişiyor

İlk siyasi oluşumlarda, devlet ve toplum hayatını düzenleyen örf, adet ve gelenek adı verilen kurallar ortaya çıkmıştır. Zamanla sistemli hale gelen bu kurallar yazıya geçirilmiştir. Devlet ve toplum hayatı geliştikçe hukuk kuralları da gelişmiştir. Başlangıçta yalnız devlet vatandaş ilişkilerini düzenleyen kurallara zamanla aile, miras, borç, vakıf, ticaret, din gibi konular da eklenmiştir.

Roma Hukuku

12 Levha Kanunları

»Roma’nın giderek genişlemesi toplumsal düzenin bozulmasına neden olmuştur. Patricilerin zenginleşmesine karşın pleplerin ve köylülerin yoksullaşması sınıflar arasında çatışmalara yol açmıştır.
»Sınıf çatışmalarını önlemek amacıyla kanunlar yeniden düzenlenerek ilk defa yazılı hale getirilmiştir.
»Roma’nın yazılı hukuk sisteminin ilk basamağı “12 Levha Kanunları”dır.
»12 Levha Kanunları ile Roma halkının görev ve sorumlulukları, halk arasındaki ilişkiler gibi pek çok konuya açıklık getirilmiştir.
»Roma hukuku, bugünkü Avrupa ülkelerinde uygulanan hukuk sisteminin temelini oluşturmuştur.

Jüstinianus Kanunları

»Doğu Roma (Bizans) imparatoru Justinianus (527-565) Roma kanunlarını toplayarak çağın ve toplumun ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemiştir.
»Justinianus’un hazırlattığı kanun maddeleri somut örneklerle anlatılmış, ayrıca ilk defa kamu ve özel hukuk ayrımı yapılmıştır.
»Justinianus Kanunları’nın aile, kişi ve miras hukuku konularındaki düzenlemeleri, günümüz medeni hukukunun temelini oluşturmuştur.
»Justinianus’un suç ve ceza sisteminde suçluyu arındırma, iyileştirme ve korkutma amacı vardır. Suçluları hapsetme yerine manastırlara kapatma yoluna başvurulmuştur.
»Suçun mahiyetine göre suçlulara, taş ocaklarında ve madenlerde çalışma ve sürgün cezası da verilmiştir.
»Adam öldürme gibi suçlarda ise sürgün, servete el koyma gibi cezalar uygulanmıştır.

Moğol Yasaları

»Moğollarda hukuk ve askerlik işlerini düzenleyen kanunlara “Cengiz Han Yasası” veya “Büyük Yasa” denilmiştir.
»Cengiz Han Yasası, Türk ve Moğol törelerinin yazılı hale getirilerek düzenlenmiş şeklidir. Oldukça sert hükümler içermektedir.
»Otuz üç defter halinde düzenlendiği varsayılan bu yasalar, İslamiyet’i kabul eden Moğol hanedanları tarafından da uygulanmıştır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

BİR YORUM YAZIN

Soru: 30 + 4 kaçtır?


Basari Sıralamaları