KPSS Ortaöğretim Atatürk Dönemi Dış Politikalar Konu Anlatımı
KPSS Atatürk Dönemi İç ve Dış Politikalar Konu Anlatımı, KPSS Ortaöğretim Tarih Konu Anlatımı, KPSS Konu Anlatımı, KPSS Ortaöğretim Konu Anlatımı, Atatürk Dönemi İç ve Dış Politikalar Konu Anlatımı, Atatürk Dönemi İç ve Dış Politikalar Konu Anlatımı
Atatürk Dönemi Dış Politikalar
1923-1930 Dönemi
Yabancı Okullar Sorunu
Lozan Antlaşması’ndan sonra Türk Hükûmeti, dini eğitim veren yabancı okullara karşı tavizsiz bir politika benimsemiştir.
3 Mart 1924’te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün okullar Türk Milli Eğitim Bakanlığına bağ-
lanmiş ve bu kanunun yükümlülükleri yabancı okullar için de uygulamaya konmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, yabancı okulların öğretimini düzenlemek amacıyla 1926 yılinda Maarif Teşkilatı Kanunu’nu çikarmış ve bu kanuna göre yabancı okullarla ilgili bazı kararlar almıştır.
Buna göre;
– Yabancı okullar, Türk müfettişler tarafından denetlenecek,
– Tarih ve coğrafya dersleri Türkçe ve Türk öğretmenler tarafından okutulacak.
– Yabancı okullara tanınan ayrıcalıklar kaldırılacak ve Milli Eğitim Bakanlığından izinsiz okul kurulamayacak.
Bu kanunun çıikarılmasından sonra İngiltere, Fransa ve İtalya, Türk Hükümetinin yabancı okullardaki öğretim işlerine karışamayacağını iddia etmişlerdir. Amaçları, Türkiye’de özel haklar rejimini tekrar hayata geçirmek olduğundan bu tür iddia ve talepler Türk Hükâmeti tarafından şiddetle reddedilmiştir.
Okullardaki haçları ve Hristiyanlıkla ilgili tabloları indirmeyen Fransız ve İtalyan okulları kapatılmıştır. Bu uygulama Türkiye ile Fransa arasında notaların verilmesine, ülkeler arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine neden olmuştur. Fransa ayrıca, yabancı okullar sorununu diş politikada görüşmeyi teklif etmiştir.
Türkiye ise yabancı okullar sorununu iç meselesi sayarak dış politikada görüşmeyi reddetmiştir.
Bu mesele, Fransa ile iyi ilişkiler kurulmasını geciktirmiştir.
Yeni Türk devletinin Lozan’dan sonra dış politikadaki ilk siyasi başarısı yabancı okullar sorununun çözülmesi olmuştur.
Musul Sorunu ve Irak Sınırı
Musul, İngiltere tarafından Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine dayanılarak işgal edilmişti.
Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşmasından sonra gerçekleşen Lozan Barış Görüşmelerinde Musul Sorunu’nun İngiltere ile Türkiye arasında yapılacak ikili görüşmeler yoluyla çözülmesi kararlaştırılmıştır.
19 Mayis 1924’te başlayan Haliç (İstanbul) Konferansı’nda Türkiye; siyasi, tarihî, coğrafi, askeri, stratejik açıdan ve nüfus bakımından meseleyi değerlendirmiş, haklı gerekçeler ileri sürerek Musul’un Türkiye topraklarında kalmasını istemiştir.
İngiltere ise bir yandan Musul’un kendi mandaterliği altındaki Irak’a bırakılması konusunda ısrar ederken diğer yandan Hakkâri’ye kadar uzanan toprakları da talep etmiştir.
Bunun üzerine Haliç Konferansı, 5 Haziran 1924 ‘te sonuç alınamadan dağılmıştır.
Lozan Antlaşması’nın ilgili hükmü gereğince konu Milletler Cemiyetine gitmiş ve 30 Eylül 1924te görüşülmeye başlanmıştır. Bu görüşmeler sürerken Türk-İngiliz ilişkileri iyice gerginleşmiş ve Milletler Cemiyeti, Türkiye ile İngiltere arasındaki sınır anlaşmazlığına, 29 Ekim 1924’te Türkiye-lrak geçici Sinirini tespit ederek çözüm bulmuştur. Daha sonra sorunu çözmek üzere ilgili devletlerle görüşmeler yapılması için uluslararası bir komisyon oluşturulmuştur.
Milletler Cemiyeti Konseyi tarafından kurulan komisyon, konseye “Musul’un İngiltere mandası altındaki
lrak’ın bir parçası sayılması gerektiğini ve Türk – Irak sinirinin da Brüksel Hattı olarak adlandırılan sinıra
göre çizileceğini” bildiren bir karar almıştır.
Bu sırada Türkiye iç politikada, ülkenin doğusunda çıkan Şeyh Sait İsyanı ile uğraşmak zorunda kalmıştır.
Dış politikada yalnız kalan Türkiye, Sovyet Rusya ile yakınlaşarak 17 Aralık 1925’te tarafsızlık ve saldırmazlık antlaşması yapmıştır.
Ülke içerisinde yaşanan yeni yapılanma ve Şeyh Sait İsyanı gibi iç nedenler ile Misakımilli’den taviz vermek zorunda kalan Türkiye, Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır.
Ankara Antlaşması (5 Haziran 1926)
Türkiye, İngiltere ve Irak Hükûmeti arasında imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre;
Türkiye – Irak sınırı 29 Ekim 1924’te belirlenen Brüksel Hattı’na uygun olarak çizilecek. Musul, İngiltere mandası altındaki Irak’a, Hakkâri ise Türkiye’ye bırakılacak.
Musul petrol gelirlerinin % 10’u 25 yıl boyunca Türkiye’ye verilecek. Ancak daha sonra yapılan bir düzenleme ile Türkiye, bu paydan 500.000 İngiliz sterlini alarak vazgeçmiştir.
Nüfus Mübadelesi (Değişim-Etabli Sorunu)
Lozan Görüşmeleri’nde ele alınan konulardan biri olan mübadele sorunu büyük ölçüde hâlledilmiş ve iki devlet arasında bu konuda bir antlaşma yapılmıştı. Bu antlaşmada mübadelenin şartları hakkında hükümler bulunmaktaydı.
Ancak antlaşmaya göre 30 Ekim 1918 itibarıyla Batı Trakya Türkleri ile İstanbul’da yerleşmiş bulunan Rumların mübadele dışında bırakılması uygulaması, Türkiye ile Yunanistan arasında sorun çıkmasına neden olmuştur.
Yunanistan, İstanbul’da yaşayan Rumları mübadele kapsamı dışında tutmak istemiştir.
Türk Hükûmeti, Yunanistan’ın aksine İstanbul’da yerleşme niteliğinin Türk kanunlarına göre çözülmesi gerektiğini ve Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra İstanbul’a yerleşen Rumları yerleşik (etablı) saymayacağını belirtmiştir.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki bu anlaşmazlık Milletler Cemiyetine götürülmüş ancak Milletlerarası Adalet Divanı da sorunu çözemeyince Türk -Yunan ilişkileri gerginleşmiştir.
Yunanistan, Batı Trakya Türkleri ‘nin mallarına el koyarak buralara Türkiye’den gelen Rumları yerleştirmeye başlamış, buna karşılık Türkiye’de İstanbul Rumları ‘nın mallarına el koymuştur.
Osmanlı Borçları Sorunu
Lozan Konferansı’nda çözülemeyen konulardan bir de Osmanlı borçları meselesi olmuştur.
Osmanlı Devleti’nin verdiği imtiyazlardan en fazla faydalanan devlet Fransa olduğundan 1928’de Paris’te bir antlaşma yapılmış ve Osmanlı borçlarının ödenmesi bir sisteme bağlanmıştır.
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ‘nın etkisiyle Türkiye milli paranın korunması için önlemler almıştır. Bu önlemler Osmanlı borçlarının ödenmesini güçleştirmiştir.
Bu dönemde ABD Cumhurbaşkanı Hoover bir moratoryum yayımlayarak borçların ödenmesini geciktirecek bir sistemi gündeme getirmiştir.
Türkiye de Hoover Moratoryumu’ndan yararlanmış ve borçların faizi indirilerek taksitlerle ödenebilecek yeni bir düzenleme yapılmıştır.
Türkiye, Osmanlı borçlarını 1954 yılına kadar ödemiştir.
Bu sorunlar dışında Türkiye’nin Adana – Mersin demir yolunu satın almak istemesi de iki ülke arasında anlaşmazlığa neden olmuştur. Bu sorun, 1929’da yapılan bir antlaşma ile Türkiye lehine sonuçlanmıştır.
Akdeniz Paktı
İtalya ‘nin Akdeniz’de oluşturduğu tehdit karşısında İngiltere, Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında olabilecek herhangi bir saldırıya karşı askeri yardımlaşmayı öngören bir antlaşma imzalanmıştır.
Atatürk Dönemi’nde Yaşanan Bazı Önemli Olaylar
Bozkurt-Lotus Olayı
ürk gemisi Bozkurt ve Fransız gemisi Lotus’un 2 Ağustos 1926’da Ege Denizi’nde çarpışmaları kaza sonucu Bozkurt gemisinin batması ve sekiz Türk vatandaşının hayatını kaybetmesi olayıdır.
Konu, Uluslararası Adalet Divanında görüşülmüş; 7 Eylül 1927de Türk Hükümeti lehine karar çıkmıştır.
Razgrad Olayı
Bulgaristan’ın Razgrad kentindeki Türk ve Müslüman mezarlarının tahrip edilmesi sonucu çıkan olaylardır.
Bu olaya tepki olarak İstanbul’da mitingler düzenlenmiş, yabancıların mezarlarına gül bırakılmıştır.
Wagon Lits Olayı
İstanbul’daki bir Fransız demir yolu şirketinin Türk çalışanlarının işlerine, Türkçe konuştukları gerekçesiyle son verilmiştir.
Bu olay üzerine İstanbul Üniversitesi öğrencileri şirketi basmışlar ve çevreye Türk bayrakları asmışlardır.