Milli Edebiyat Konu Anlatımı

Karatay

Milli Edebiyat Konu Anlatımı,Milli Edebiyat Nedir, Milli Edebiyat tyt, Milli Edebiyat ayt, Milli Edebiyat ile ilgili örnek, Arkadaşlar bu yazımızda sizlere Milli Edebiyat hakkında bilgiler vereceğiz. Merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızı okuyarak bulabilirsiniz.

Milli Edebiyat

1789 Fransız Burjuva Devrimi’nin etkileriyle, Tanzimat dönemindeki dil ve tarih alanındaki çalışmaların etkileriyle, Mehmet Emin Yurdakul’un şiirlerinin etkisiyle 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış, Türkçülük anlayışına göre oluşmuş ve yerli (ulusal) kaynaklara yönelmiş bir edebiyattır.

Bu gelişmeler sonunda Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua gibi dergilerde yayımlanan yazı ve manzumelerle Türkçülük, dil ve edebiyatta da bir akım olarak ortaya çıkmıştır. 1911’de Selanik’te yayımlanmaya başlayan Genç Kalemler dergisi, bu akımın resmi yayın organı olarak kabul edilir.

Milli Edebiyat Dönemi temelde milli akımı savunurken bazı şairler eski akımlara dair eserler sunmuşlardır. Bunları en önemlisi Mehmet Akif Ersoy’a ait olan aruz ölçüsü ile yazılmış İstiklal Marşı’dır. Milli Edebiyat akımı Türk Edebiyatı’na sayısız eser kazandırmıştır.

 Osmanlıcılık fikrinin iflasından sonra artık Türkçülük akımı yükselen değer olmaya başlamıştır.
 1911’da Selanik‘te çıkarılmaya başlanan “Genç Kalem”Dergisi etrafında bir araya gelen Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp gibi aydınlar Milli Edebiyatın oluşumunu başlatmışlardır.
 Daha sonra İstanbul‘da Türk Derneği, Türk Yurdu, Türk Ocağı dergileri yayınlanmıştır.
 Dil sade olmalıdır.
 Dildeki yabancı kelimeler atılmalı; ancak Türkçeye yerleşmiş kelimeler Türkçe gibi kullanılmaya devam edilmelidir.
 İstanbul Türkçesi esas kabul edilmelidir.
 Şiirde hece ölçüsü kullanılmalı.
 Edebiyat toplumun hizmetinde olmalı.
 Milletin dertleri, sevinçleri esas alınmalı.
 Roman ve hikâye teknik açıdan kuvvetlenmiştir.

 

Milli Edebiyat Döneminde Şiir

Millî edebiyat dönemi coşku ve heyecanı dile getiren metinlerinin bir birlik oluşturmadığını, sanatkârların şahsına ait farklı sanat anlayışlarının olduğunu e bunun da dönemin edebiyat anlayışı açısından sıkıntı doğurduğundan bahsetmiştik. İşte bu sıkıntılara son vermek adına 1917’de “Şairler Derneği” kurulur. Tabii farklı görüşlere sahip şairleri tek bir doğrultuda yönlendirmek hem doğru olmayacaktır hem de şairliğin doğasına aykırıdır.

Sonunda bu derneğin üyelerinden istediği en önemli ve tek şey “sade bir dil” anlayışıdır. Böylece sade bir dil anlayışı ile halka yaklaşılacak, halka ait değerler benimsenecek ve sanatçılar ile halk arasında yıllardır kopuk olan bu ayrılık son bulacaktır.

Birbirinden farklı ve zıt sanat anlayışına yayın organlığı yapan Servet-i Fünûn dergisi, bu anlayışa da ev sahipliği yapmış, böylece Türk edebiyatına büyük katkı sağlamıştır. Ayrıca Yeni Mecmua ve Büyük Mecmua da bu sadeleşme ve dil birliğine katkı sağlamıştır.

Böylece Cumhuriyet’in ilanından evvel Türkçe yeniden bir şiir dili olmuş, sanat yapılabilir hâle gelmiştir.

Şiirde millî ölçü olan hece ölçüsü kullanılmıştır.
Dilde sadeleşmeye aşamalı bir şekilde geçilir. Yeni Lisan hareketinin dil anlayışı uygulamaya geçirilir.
Halkın yaşantısı, memleketin durumu, doğa ve vatan sevgisi gibi konular şiirlerde tema olarak kullanılmıştır.
Bu dönem şiiri faydacı bir şiirdir. Öğretici karakterlidir.
Şiir ideolojinin göstergesi, aracı olarak kullanılır. Fikir akımları şiirler aracılığıyla temsil edilir.
Millî edebiyat şairleri için esas olan şiirin içeriği olmuştur. Biçim daha geri planda kalmıştır.

Beş Hececiler adıyla eser veren edebiyat topluluğu, sade dil ve hece ölçüsüyle şiir yazmışlardır. “Beş Hececiler”, Millî Edebiyat Dönemi’yle Cumhuriyet Dönemi arasında bir köprü görevi görür. Bu dönemde sade dil ve hece ölçüsüyle şiir yazan diğer iki sanatçı Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp’tir.
Bu şairlerin şiirleri didaktiktir.

Mehmet Akif, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, bu dönemde eser vermelerine rağmen Millî Edebiyat topluluğuna katılmamış; bağımsız eser vermişlerdir.

 Milli Edebiyat Döneminde Roman ve Hikaye

Roman ve hikâyede toplumsal, milli konulara realist bir bakışla yer verilmiştir.
Türkçe karşılığı olan Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmamıştır.
Roman ve hikâyelerde sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
İstanbul Türkçesi kullanılmıştır.
Bu dönemle birlikte hikâye ve romanlarda İstanbul dışına çıkılmış ve Anadolu anlatılmıştır.
“Yurt” ve “köy” sorunlarına yönelim başlamıştır. Köy ve taşra insanının yaşayışını anlatan ilk başarılı örnekler, Reşat Nuri’nin “Çalıkuşu“, Ebubekir Hazım’ın “Küçük Paşa” adlı yapıtı bu dönemde verilmiştir.
Anadolu’nun edebiyata girmesiyle birlikte “memleket edebiyatı” da başlamıştır.
Arapça ve Farsça tamlamalardan kaçınılmıştır.
Maupassant tarzı (olay hikâyesi) hikâyeler yazılmıştır.
Hikâyelerde gözlem öne çıkmıştır.

 

Milli Edebiyat Döneminde Tiyatro

1908 sonrasında Türk tiyatrosunda görülen hareketlilik, Milli Edebiyat döneminde artarak devam etmiştir.
Batılı bir tiyatro anlayışının temelleri atılmıştır.
Türkçülük düşüncesi tiyatroda da işlenir.
“Yakın tarih, Türk dünyası idealleri” tiyatro eserlerine konu olur.
Siyasal ve belgesel nitelikli oyunlar, istibdat dönemi eleştirileri, saray yaşamı, sosyal dramlar ve aile dramları tiyatroda ilgi görür.
Ekonomik sorunlar, karamsarlık ve savaş yıllarının sisli havası da tiyatroya yansır.
Özel tiyatroların yanında resmi tiyatrolar kurulmuştur.
En önemlisi günümüzde ismi “İstanbul Şehir Tiyatroları” olarak geçen “Darülbedayi-i Osmanî”dir.
İstanbul Belediyesi tarafından 1914 yılında kurulmuştur.
Fransız sanatçılar davet edilerek oluşturulmuştur.
Kurumun başına Fransız tiyatrosunun ünlü rejisörlerinden Andre Antoine (Andre Antuvan) getirilir.
Modern bir tiyatronun tüm imkânlarına sahip olan bu kurum, ülkemizdeki ilk şehir tiyatrosudur.
Darülbedayi-i Osmanî’nin tüzüğünde geçen ilk madde “yerli tiyatrolar yazılmasını teşvik suretiyle Türk tiyatro edebiyatına hizmet etmek” olarak belirlenmiştir.
Darülbedayi-i Osmanî, güzel sanatlar okulu vazifesi de görmüştür.
Oyuncu olmak isteyenleri yetiştirme amacı gütmüş; okuma, telâffuz, dram, dans, edebiyat gibi dersler de verilmiştir.
Burada, aktörlüğü meslek edinecek sanatçılar ve önemli tiyatro adamları yetişmiştir.
“Darülelhan” adlı bir de müzik bölümü açılmış; kurum iki dalda eğitim vermeye başlamıştır.
Darülelhan’ın kurulmasındaki temel amaç, ileride kurulacak olan Türk operasının temelini oluşturmaktır.
İlk oyun ancak 1916 yılı başında sahneye konulabilmiştir.
Bu oyun Hüseyin Suat’ın “Çürük Temel” adlı uyarlamasıdır. Onu Halit Fahri’nin “Baykuş”u izler.
Sahnelenen oyunların çoğu hafif komedi ve vodvil, bir kısmı manzum dramdır.
Bu dönem tiyatrolarının edebiyatımıza getirdiği en büyük yenilik, doğal ve sade bir dildir.
Tiyatro, teknik açıdan büyük gelişme gösterememiştir.

 

Milli Edebiyat Dönemi Sanatçıları ve Eserleri

 

Ömer SEYFETTİN (1884-1920) 

Balıkesir Gönen’de doğmuştur.
Milli Edebiyatta düz yazı alanında özellikle hikayecilikte ün yapmıştır.
Türk Edebiyatında öykücülüğün kurucusu sayılır.
Olay hikâyeciliğinin öncüsüdür. (Maupassant tarzı)
Yeni Lisan’da dilde sadeleşmeyi savunmuştur.
Dili yalın, sade ve cümleleri kısadır.
Realizm akımından etkilenmiştir.
Hikâyelerinde gözleme önem vermiş, gerçekçi eserler dile getirmiştir.
Eserlerindeki konular tarih, gündelik hayat ve çocukluk anılarından oluşur.
Hikâyelerinde beklenmedik sonlarla bitirerek okuyucuyu şaşırtmıştır.

Eserleri:
Öyküler:
And, Falaka , Kaşağı, Başını Vermeyen Şehit, Kızıl Elma Neresi,Beyaz Lale, Bomba, Efruz Bey, Harem, Yalnız Efe, Yüksek Ökçeler, İlk Düşen Ak, Bahar ve Kelebekler, Diyet, Gizli Mabet, Asilzadeler , Forsa, Topuz, Pembe İncili Kaftan

Mehmet Emin YURDAKUL (1869-1944)

Türkçülük akımını benimsemiş ve en önemli savunucusu olmuştur.
Türk Yurdu dergisinin kurucuları arasındadır.
Dili sade, yalındır.
Hece ölçüsünü kullanmıştır.
Şiirlerinde coşkulu bir anlatımı vardır.
Şiiri bir araç olarak görmüş düşüncelerini şiiriyle dile getirmiştir.
Eğitici, didaktik şiirleri vardır.
Milli düşünceleri ideal haline getirdiğinden dolayı ‘Milli Şair ya da Türk Şair’ diye anılır.
Anadolu’daki halkın acılarını, yaşayışına,düşmana karşı koymalarını şiirlerde coşkulu bir şekilde dile getirmiştir.

Eserleri:
Şiirleri:
Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ordunun Destanı, Tan Sesleri, Ey Türk Uyan,Dicle Önünde, İsyan Ve Dua,Turan’a Doğru,Zafer Yolunda

Ziya GÖKALP (1876-1924)

Türkçülük akımının en güçlü savunucudur.
Fikirleriyle Milli Edebiyata yön vermiştir.
– İlk Türk Sosyologu sayılır. Sosyolojinin kurucusu sayılır.
– İlk olarak Turancılığı benimsemiş sonraları ise Türkçülük düşüncesini benimsemiştir.
Dili sade, açık ve yalındır.
Satı düşüncelerini yaymada araç olarak görmüştür.
Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
Didaktik şiirler yazmış, Türk mitolojisinden faydalanmış, Türk folklarından yararlanmış ve bu doğrultuda masal denemeleri ile manzum destan denemeleri vardır.
– Genç Kalemler dergisinde yazılar yazmış, Yeni Mecmua dergisini çıkarmıştır.

Eserleri: Kızıl Elma, Yeni Hayat, Altın Işık (Şiir)
Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Türk Medeniyet Tarihi (Makale-İnceleme)
Malta Mektupları (Mektup)

Refik Halit KARAY (1888-1965)

İlk zamanlar Fecri Ati edebiyatında yer alan sanatçı daha sonra Milli Edebiyata geçmiştir.
Türkçeyi başarıyla kullanmış olan sanatçı düz yazılarıyla tanınır.
Hikayelerinde Anadolu’yu anlatmış, Anadolu’yu hikayelere taşımış olan sanatçı “Memleket Hikayelerini” yazmıştır.
Hikayelerinde Maupassant tarzı benimsenmiştir.
Dili oldukça sadedir. Konuşma dilini edebiyata taşımıştır.
Mizahi yazılarını ‘Kirpi’ adıyla yazmıştır.
Yeni Lisan hareketinin başarıya ulaşmasında çok büyük katkısı olmuştur.
Realizm akımının etkisinde eser yazmıştır.
Çok büyük gözlem yeteneği vardır.
Yazılarında tasvirlerde çok başarılıdır.
Yazdığı yazılardan dolayı sürgüne gönderilen sanatçı bu sırada ‘Memleket Hikayeleri’ni yazmıştır.

Eserleri: 
Hikâye: Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri
Roman: Çete, Bugünün Saraylısı, Sürgün, Dişi Örümcek, Sonuncu Kadeh, Kadınlar Tekkesi,Nilgün, İstanbul un İç Yüzü, Yer Altında Dünya Var, Anahtar, İki Bin Yılın Sevgilisi , Yezidin Kızı
Mizah: Kirpinin Dedikleri , Agop Paşanın Anıları , Ay Peşinde
Tiyatro: Deli
Günlük: Bir İçim Su , İlk Adım , Üç Nesil Üç Hayat

YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU (1889-1974)

Birçok devlet görevinde bulunmuştur.
Fecri Ati’de başlayan sanatçı daha sonra Milli Edebiyat’a geçmiştir.
Hikâye, roman, deneme ve makale gibi düz yazı alanında önemli eserler vermiştir.
Realizm akımına mensup olan sanatçıda çok iyi bir gözlem yeteneği vardır.
İlk zamanlar ‘sanat için sanat’ yapan sanatçı Milli Edebiyat’a geçince ‘sanat toplum için’ anlayışıyla yazmıştır.
Romanlarında Anadolu’yu anlatmış, onların yaşayışlarını ve Tanzimat’tan Kurtuluş Savaşı ve sonrası dönemini eserlerinde başarılı bir şekilde işlemiştir.

Eserleri:

Roman: Yaban, Kiralık Konak, Sodome ve Gomore, Panorama I.II, Ankara,Nur Baba, Hep O Şarkı, Bir Sürgün
Hikâye: Bir Serencam, Rahmet, İzmir’den Bursa’ya
Mensur Şiir: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan
Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Politikada 45 Yıl, Vatan Yolunda

HALİDE EDİP ADIVAR (1884-1964)

Önemli kadın sanatçılarımızdandır.
İlk yazılarında ‘Halide Salih’ takma ismiyle eser vermiştir.
Eserlerinde ilk dönemlerde ‘bireysel’ konulara değinmiş daha sonraki dönemlerde ise ‘Toplum için sanat’ yapmıştır.
Realizm akımına mensuptur.
Onun romanlarında kadın kahramanlar dikkat çeker.
Eserlerinde başarılı bir gözlem vardır.
Gözlemdeki başarısını dile pek yansımamıştır. Dağınık , düzensiz bir üslubu vardır.
Romanlarındaki konular daha çok İstanbul’dan almış, kendi yaşadığı yerlerden ve zamandan seçmiştir.
Kadın psikolojisi,aşk,Milliyetçilik,Türkçülük ve kurtuluş savaşı başlıca konuları olmuştur.
Kurtuluş savaşına bizzat katılmış Sultanahmet’te yaptığı konuşmalarıyla tanınır.

Eserleri:

Roman: Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Handan Mor Salkımlı Ev, Raik’in Annesi, Sonsuz Panayır, Yeni Turan, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu, Tatarcık, Yol Polas Cinayeti

Ali Canip YÖNTEM (1887-1967)

Fecri Ati topluluğunda yer alan sanatçı, daha sonra Milli Edebiyat topluluğuna katılmıştır.
Edebiyat öğretmenliği yapan son sanatçı ders kitaplarıyla tanınır.
Genç Kalemlerin başyazarlığını yapmıştır.
Fecr-i Ati’de aruzla şiir yazmış daha sonra hece ölçüsüyle yazmıştır.
Türkçülük anlayışına yeni bir çehre kazandırmaya çalışan sanatçı ulusal bir dil için çalışmıştır.
Edebiyat tarihi incelemeleri yapan sanatçının şiirlerinde aşk, doğa konusunda Lirik şiirleri vardır.

Eserleri

Şiir: Geçtiğim Yol
Makale: Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım
Araştırma: Türk Edebiyatı Antolojisi

Reşat Nuri GÜNTEKİN (1889-1956)

Milli Edebiyat topluluğunun ve son yılların en büyük romancısıdır.
Realizm akımına mensup olan sanatçı eserlerinde gözlemlerine yer vermiştir.
Müfettişlik ve öğretmelik mesleğinden dolayı Anadolu’yu gezen sanatçı bunları eserlerinde yansıtmıştır.
Edebiyatımızın en başarılı gezi yazılarından biri olan ‘’ Anadolu Notları ‘’ eserini yazmıştır.
Çeşitli dergilerde yazı yazan sanatçı ‘’ Mehmet Ferit, Hayrettin Rüştü ‘’ gibi takma isimler kullanmıştır.
Eserlerinde sade bir dil ve canlı, akıcı, sürükleyici bir dil vardır.
Yanlış Batılılaşma, batıl inançlar ve Anadolu insanı eserlerindeki başlıca konulardır.

Eserleri:
Roman: Çalıkuşu, Damga, Bir Kadın Düşman , Dudaktan Kalbe , Yeşil Gece, Acımak, Kızılcık Dalları, Miskinler Tekkesi, Değirmen, Kan Davası, Eski Hastalık, Harabelerin Çekirdeği
Hikaye: Tanrı Misafiri, Eski Ahbap, Sönmüş Yıldızlar, Boyunduruk, Olağan İşler
Anı: Anadolu Notları
Tiyatro: Hançer, Eski Rüya, Tanrı dağı Ziyafeti, Hülleci

Rıza Tevfik BÖLÜKBAŞI (1869-1949)

Çok bilgili olduğu için ‘Feylezof’ (filozof) lakabı takmışlardır.
Halk şiirini başarılı bir şekilde kullanmıştır. Âşık edebiyatını, saz şiir geleneğini yeniden canlandırmıştır.
İzlenimlerini , mecazlı bir söyleyişle eserlerde işler.
Sade, açık , yalın bir dil kullanmıştır.

Eserleri:
Şiir: Uçun Kuşlar, Serab-ı Ömrüm, Felsefe Dersleri

Halide Nusret ZORLUTUNA (1901-1984)

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yapmıştır.Birçok kurumda çalışmıştır.
Daha çok şiirleriyle tanınır.
Hece ölçüsünü kullanmış, sade, açık ve yalın bir dille yazmıştır.
Git Bahar’ en önemli şiiridir.

Eserleri:
Şiir:
Geceden Taşan Dertler , Yayla Türküsü ,Yurdumuzun Dört Bucağı

Mehmet Fuat KÖPRÜLÜ (1890-1966)

Daha çok araştırmalarıyla tanınır. Özellikle Edebiyat alanındaki araştırmalarıyla tanınmıştır.
Araştırmaları sistemleşmiştir.
Ziya Gökalp’ın çıkardığı ‘Yeni Mecbua’da şiirler yazmıştır.

Eserleri:
Araştırma-İnceleme: Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Türk Saz Şairleri, Türk Edebiyatı Tarihi I.II, Divan Edebiyatı Antolojisi, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu

AYT Türk Dili ve Edebiyatı Konuları Konu Dağılımı için tıklayınız.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Samet keleş dedi ki:

    Not al tekrar et…

BİR YORUM YAZIN

Soru: 40 + 6 kaçtır?


Basari Sıralamaları