Kominüte ve Popülasyon Ekolojisi Konu Anlatımı
Biyoloji ayt konu anlatımı, Biyoloji tyt konu anlatımı , Biyoloji yks konu anlatımı… Merhaba arkadaşlar sizlere bu yazımızda Kominüte ve Popülasyon Ekolojisi hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi edinebilirsiniz..
Kominüte ve Popülasyon Ekolojisi
Kominüte Ekolojisi
Ekosistemlerin canlı kısmına komünite adı verilir. Her ekosisteme özgü bir komünite bulunur. Örneğin, ormandaki canlıların tümü orman komünitesini oluşturur. Bir komünitede bitki, hayvan ve mikroorganizma türlerinden oluşan binlerce popülasyon bulunabilir. Komüniteler bitki ve hayvan komüniteleri şeklinde olabileceği gibi karma da olabilir.
Komünitede ne kadar çok canlı çeşidi varsa komünitede o kadar büyük olur. Bu yüzden kutuplardaki komüniteler orta enlem komünitelerine göre daha küçüktür. Çevre kirliliğinin komüniteler üzerinde kötü bir etkisi vardır; çünkü çevre kirliliği canlı çeşitliliğini azaltır.
Komüniteler birbirinden tamamen bağımsız değildirler. Komşu komüniteler arasında kesişim(geçiş) bölgeleri vardır. Bu kesişim bölgelerine ekoton adı verilir.
Komüniteyi oluşturan canlılar arasında farklı etkileşimler vardır. Bu etkileşim tipleri şunlardır:
– Rekabet
– Av-Avcı İlişkisi
– Simbiyotik Yaşam
– Süksesyon
Rekabet:
Canlıların besin, yaşama alanı, çiftleşme gibi faktörleri elde etmek için birbirleriyle yarışmasına rekabet denir. Aynı türe ait bireyler arasındaki rekabete tür içi rekabet denir. Farklı türlerin bireyleri arasındaki rekabete ise türler arası rekabet denir.
Av-Avcı İlişkisi:
Komünitelerdeki bir diğer etkileşim çeşidi de av-avcı ilişkisidir. Daha çok hayvan ağırlıklı komünitelerde görülür. Avlayan hayvana avcı, avlanan hayvana ise av denir.
Avcı sayısı arttıkça avlanma aktivitesi de artacak ve av sayısında düşüş gözlenecektir. Av sayısı düştüğü için avcı tür yemek bulmakta zorluk çekecek ve ufak bir kıtlık başlayacaktır. Bu kıtlık avcı sayısını düşürecektir. Avcı sayısı düşünce av olan türün popülasyonu artacaktır. Bu olay zincirleme bir şekilde komüniteler içinde devam eder.
Simbiyotik Yaşam:
İki farklı türe ait bireyin ya da popülasyonun yarar ve zarar gözetilmeden birlikte yaşamasına simbiyoz (birlikte yaşam) denir. Simbiyotik ilişkide genellikle daha büyük olan organizmaya konakçı, daha küçük olana ise simbiyont adı verilir. Simbiyotik ilişkiler mutualizm, parazitizm, kommensalizm, amensalizm gibi farklı biçimlerde gerçekleşebilir.
Mutualizm: iki ya da daha fazla türün karşılıklı olarak yararlanması sonucu zorunlu olduğu bir ilişki şeklidir. Mantar ve su yosununun oluşturduğu liken birliği, geviş getiren otçullar arası ilişki mutualizme önektir. Türler arasında zorunlu olmayan mutualizm de görülür. Buna gevşek mutualizm denir.
Kommensalizm: Bu yaşam biçiminde beraber yaşayan canlılardan biri, bu beraberlikten fayda sağlarken diğeri etkilenmeden yaşar. Örneğin köpek balığının karın kısmına tutunarak hareket eden vantuzlu balık, köpek balığı avını yerken etrafa saçılan et parçalarıyla beslenir. Köpek balığı bu olaydan olumlu veya olumsuz etkilenmez.
Parazitizm: Bir arada bulunan iki canlıdan birinin diğerine zarar vererek yaşamasıdır. Zarar gören konak yararlanan ise parazitlerdir.
Bazı bakteriler, amipler, kamçılılar, plazmodyumlar bir hücreli parazitlerdir.
*Bitkisel parazitleri: Üzerinde bulunduğu ağacın gövdesinden su ve mineralleri alarak beslenen ökse otu yarı parazit bitkidir. Emeçleri ile üzerinde yaşadığı bitkiden organik besin ve su ihtiyacını karşılayan canavar otu, küsküt otu tam parazit bitkilerdir.
*Hayvansal parazitler: Tenya, bağırsak solucanı gibi iç parazitler enzim sistemleri gelişmediğinden konağın sindirim sisteminde yaşar. Üreme sistemleri çok gelişmiştir.
Süksesyon: Komünitelerde sayıca ve vücut büyüklüğü en fazla olan tür baskın tür olarak adlandırılır. Baskın türlerin uzun bir zaman içerisinde sıralı olarak değişmesine süksesyon (ardıllık) denir. İki çeşit süksesyon bulunur. Süksesyonlar komünitenin kararlı hal (klimaks) almasına kadar devam eder.
Birincil Süksesyon: Üzerinde canlı bulunmayan bir ortama canlıların yerleşmeye başlamasıyla gerçekleşir. Çıplak kayalar, buzulların olduğu sahalar, taş ocakları, kum tepeleri, yeni lav akıntıları, suyu ekilmiş gollerin taban kısımları, yeni oluşmuş adalar birincil süksesyonun başIayabiIeceği alanlardır.
İkincil Süksesyon: Daha önce üzerinde bir komünitenin bulunduğu toprak yapısı bozulmadan aşırı otlatma, kesim, yangın gibi nedenlerle bozulmuş ortamlarda yeni komünitelerin gelişmesidir.
Süksesyon sonucu komünitede bulunan baskın tür zamanla değişir. Komünitede sayısı ve faaliyetiyle göze çarpan türe baskın tür denir.
Popülasyon Ekolojisi
Belirli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluğa popülasyon denir. Her bir komünite çok sayıda popülasyondan oluşur. Bir ormandaki meşe ağaçları, bir şehirdeki insanlar birer popülasyon örneğidir. Popülasyonu oluşturan bireyler benzer çevre koşullarından etkilenir, bulundukları ortamın besin kaynaklarını ortak kullanırlar.
Popülasyonun yoğunluğu, büyüklüğü, dağılımı ve yaş dağılımı popülasyon dinamiğini meydana getirir.
Popülasyon Yoğunluğu
Birim alan ya da hacimdeki birey sayısına popülasyonun yoğunluğu denir.
Doğum ve ölüm oranı, içe ve dışa göçler popülasyon yoğunluğunu etkileyen faktörlerdir. Doğum ve içe göçler popülasyon yoğunluğunu arttırır. Ölüm ve dışa göçler popülasyon yoğunluğunu azaltır.
Popülasyona birim zamanda üreme sonucu katılan birey sayısına doğum oranı; popülasyondan birim zamanda ölüm sonucu ayrılan birey sayısına ise ölüm oranı denir.
Doğum ve ölüm oranı ölçüldüğünde elde edilen veriler, popülasyonun büyüklüğünün zaman içinde nasıl değişeceğini tahmin etmemizi sağlar.
Popülasyonun Büyüklüğü
Belirli bir zaman diliminde, popülasyonu oluşturan birey sayısı popülasyonun büyüklüğünü belirler. Uygun çevre şartlarının bulunduğu ortama yerleşen bir türün, ortamın uygunluğu derecesinde, sayısında artma veya azalma görülür. Çevre şartları ve biyotik faktörler popülasyonun büyüklüğünü denetler.
Popülasyon Büyüklüğü
Popülasyonlar bulunduğu ortamda sınırsız çoğalamaz. Popülasyon büyüklüğünü rekabet, av-avcı ilişkisi, sıcaklık, yağış, besin v.b faktörler etkiler. Belirli özelliklere sahip bir yaşama ortamında bulunabilecek en fazla birey sayısı taşıma kapasitesini belirler.
Popülasyonda birey sayısı taşıma kapasitesine yaklaştıkça çevre direnci artar, popülasyonun büyüme hızı yavaşlar. Popülasyonun artışını engelleyen ekolojik faktörler çevre direncini oluşturur.
Belirli bir zamanda, popülasyonlarda görülen değişmeler büyüme eğrileri ile açıklanır.
Böcekler gibi hızlı çoğalma potansiyeline sahip bireylerden oluşan popülasyonlarda birey sayısı geometrik olarak artar. Bu tip popülasyonlarda “J”’ tipi büyüme eğrisi oluşur. Çevresel sınırlar nedeniyle bazı popülasyonlarda birey sayısı geometrik olarak artmaz. Bu tip popülasyonlarda “S” tipi büyüme eğrisi görülür.
S tipi büyüme eğrisinde başlangıçta birey sayısı az olduğundan popülasyondaki büyüme hızı yüksektir. Birey sayısı taşıma kapasitesine yaklaştıkça büyüme yavaşlar, doyma noktasına ulaşarak dengelenir.
Popülasyon Dağılımı
Bir popülasyondaki bireylerin belirli bir alandaki yerleşme biçimidir. Popülasyonu oluşturan bireyler temel olarak üç tip dağılım gösterir:
Rasgele dağılım: Çevrenin her köşesinde koşulların aynı olması ve rekabet eğilimi olmayan popülasyonlarda gözlenen dağılımdır. Popülasyonu oluşturan bireyler yaşam için en uygun alanı seçerler.
Düzenli dağılım: Doğada oldukça nadirdir. Zor çevresel şartlarda bireyler arasında yetersiz kaynaklar için rekabet söz konusuysa görülür. Bireyler birbirlerine nispeten eşit uzaklıkta bulunurlar.
Kümeli dağılım: Doğada en sık görülen dağılım biçimidir. Bireyler bir araya gelerek gruplar oluşturur. Örneğin bazı hayvan türleri belirli sayıda bireylerden oluşan gruplar (sürüler) oluşturacak şekilde bir araya gelirler. Doğada en sık görülen dağılım biçimidir. Bireyler bir araya gelerek gruplar oluşturur. Örneğin bazı hayvan türleri belirli sayıda bireylerden oluşan gruplar (sürüler) oluşturacak şekilde bir araya gelirler.