Benim Adım Kırmızı – Orhan Pamuk Eser Özeti

Karatay

Sizlere bu yazımızda Benim Adım Kırmızı – Orhan Pamuk eser özeti hakkında bilgi vereceğiz. Eserin özeti, konusu, ana karakterleri hakkında merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızda bulabilirsiniz…

Benim Adım Kırmızı – Orhan Pamuk

ROMANIN KONUSU:

Osmanlı döneminde, nakkaşlar arasında yaşanan bir cinayetin aydınlatılması sırasında gelişen olaylar ve olayların içinde bir aşk hikayesi anlatılmaktadır. Tüm bu yaşananların arka planında da 16’ncı yüzyıl resim ve sanat anlayışının aktarılmaktadır.

ROMANIN ANA KARAKTERLERİ:

Şeküre: İki çocuk annesi olduğu halde yıllar sonra yeniden gençlik aşkını seven ancak kocasının kardeşine de âşık olan bir kadın.

Kara: Gençliğinde yaşadığı darbelere rağmen yaşadığı yere eski için yeniden dönen Şeküre’nin yeğeni ve ilk gençlik aşkı.

Hasan: Kardeşi savaşa gittikten sonra Şeküre’ye ilgi duyan ama yaptığının doğru olup olmadığından emin olamayan biri

ÖZET:

16’ncı yüzyılda Osmanlı Devleti’nde geçen olaylar nakkaşlar arasında işlenen bir cinayetle başlar ve bu cinayetin perde arkasında dönen olaylarla örgülenir. Enişte Bey padişah tarafından gizli bir kitap hazırlamakla görevlendirilir. O da nakkaşhanenin baş ustaları ile anlaşır. Bu kitap resim ve nakışlarla süslenecek ve bu resimlerin hikayeleri ile bütünleşerek bir sanat eseri olarak ortaya konacaktır. 16’ncı yüzyılda resim sanatı dinen hoş görülmemektedir. Erzurumlu bir hoca da bu konularda devamlı vaazlar vermekte frenk sanatı olarak görülen bu sanatla uğraşanları hedef göstererek bu kişileri küfre girmekle suçlamaktadır. Nakkaşlar arasında da bu hocanın görüşlerini paylaşanlar vardır. Zarif Efendi de bu hocanın görüşlerini paylaşan bir tezhip ustasıdır ve bir gece gizemli bir şekilde öldürülür.

Şeküre, Enişte Beyin kızı, iki çocuklu güzel bir kadındır. Kocası savaşa gitmiş ve dört yıldır geri dönmemiştir. Hasan, Şeküre’nin kayınbiraderidir. Abisi savaşa giden Hasan Şeküre’ye aşıktır ve zaman zaman onu sıkıştırmaktadır. Şeküre de Kayınpederinin yanında sıkıntılı günler geçirmeye başlayınca çocuklarını alır ve babasının yanına taşınır. Kayınpederi ve kayınbiraderi Hasan geri dönmesini istemektedirler.

Romanın baş kahramanı Kara, Şeküre’ye aşkını erken açıklayınca Eniştesi tarafından evden kovulur. Aşkını açıkladığı zaman Şeküre 12, kendisi 24 yaşındadır. Evden kovulan ve aşkına kavuşamayan Kara, Anadolu’nun değişik yerlerinde devlet kurumlarında ve paşaların yanında katiplik yapmış kitaplar hazırlamış resimle uğraşmıştır. On iki yıl sonra Enişte Bey tarafında İstanbul’a çağrılır. Çağrılış maksadı Enişte Bey’in hazırlattığı resimlerin hikayelerini yazması ve Zarif Efendinin ölümü ile ilgili nakkaşlar arasında olup biteni ve konuşulanları Enişte Beye aktarmasıdır.

Kara, İstanbul’a gelince yıllardır hayalini kurduğu eski aşkına yeniden kavuşmak ister. Enişte Beyin evine girer ama sadece Enişte Beyle görüşebilmektedir. Bu zamanlarda da resim sanatı ve hazırlanacak kitapla ilgili konuşabilmektedir. Şeküre yan odadan onu gizli gizli izlemekte ama yanaşmamaktadır. Ester adında yahudi bir bohçacı kadın aralarında haberleşmelerini sağlar. Yavaş yavaş aralarındaki irtibat yeniden kurulur ama Şeküre tereddütler içindedir. Bir tarafta kocasının ölüm haberi gelmediği için onu beklemekte, diğer tarafta ise eski aşkına karşı yeniden yakınlaşmak istemektedir. Bunların yanında kendisi için çok önemli olan babasının düşüncelerini de bilmemektedir.

Üstat Başnakkaş Osman, Nakkaşhanenin başında yer almaktadır. Enişte Beyden çok hoşlanmamakta hatta nefret etmektedir. Başnakkaş eski usül resim ve sanat taraftarıdır. Resimlerde ünlü ressam Behzat gibi eski usüllerin kullanılmasını istemektedir. Enişte Bey ise frenk usülü resim ve sanatı getirmek istemektedir. Padişah için hazırladığı kitapta da frenk usül ve teknikleri kullanmayı planlamaktadır. Eski usülde sanatkar, eserini sanatın gereklerine uygun olar yapmaktadır. Başkaları beğensin diye veya para kazanmak için resim ya da nakış yapmamaktadır. Nakkaş sanatına aşıktır. Sanatı için nakış yaparken kör olması onu yüceltmektedir. Resimde, görünenin aynısını yapılması değil sanatçının gördüğünün yapılması esastır. Resim görünenin içine mana katılarak resmedilir. Hele portre gibi resimler perspektif gibi teknikler hem bir frenk usülü hem dinen yasak metotlardır. Üstat Osman, padişahın bir frenk ressama yaptırdığı portresini Enişte Bey yüzünden taklide zorlanmış bunu çok aşağılayıcı bir iş olarak algılamıştır. Bu nedenle Enişte Beye çok kızgındır.

Enişte Bey yeni usülleri getirmek ve bu usüllerle hazırlayacağı kitabı Venedik krallarına da göndermek ve padişahın büyüklüğünü göstermek istemektedir. Bu sayede padişahın gözüne girecektir. Ayrıca bu sayede adının da ölümsüzleşmesini istemektedir. Nakkaşhanenin en usta nakkaşlarını evine çağırarak her birinden resimlerin ayrı ayrı yerlerini kendi anlattığı tarzda yapmalarını istemektedir. Hiçbir nakkaş resmin tamamını görememektedir.

Dört ayrı nakkaş bu resimler için çalışmaktadır. Her biri farklı konuda kendini çok iyi yetiştirmiştir. Kimi çizimde kimi renklerin kullanılmasında kimi de süsleme sanatında ustadır. Zarif Efendi de süsleme ve tezhip işinde ustadır. Resim sayfalarının kenarlarını işlemektedir. Bu nakkaşların hepsi Üstat Osman’ın çıraklıktan itibaren yetiştirdiği ustalardır. Üstat Osman her birine, yeteneklerine göre farklı isimler vermiştir. İsimleri Zeytin, Kelebek, Leylek ve Zarif’tir. Hepsi kendi alanında en iyi olduğunu düşünen, bununla birlikte değişik beklenti ve hırsları olan nakkaşlardır.

Zarif Efendi Enişte Beyin evine gidişlerinden birinde çizilen son resmi görmüştür. Son resimde frenk usüllerinin kullanıldığını ve resmin içinde bir portrenin yer alacağını öğrenmiştir. Erzurumlu hocanın vaazlarını hiç kaçırmayan Zarif Efendi bu duruma karşıdır ve küfre girildiğini düşünmektedir. Evden çıkışta nakkaşlardan biri ile karşılaşır ve durumu ona anlatır. Karşılaştığı nakkaş onunla aynı düşüncedeymiş gibi konuşarak durumu ve düşüncelerini iyice öğrenir. Bu nakkaş, Zarif Efendinin nakkaşhane hakkında dedikodu yayacağını ve Erzurumlu hocanın adamlarına nakkaşları hedef göstereceğini anlar. Hem düzenlerinin bozulmasını hem de nakkaşların gözden düşmesini istemediğinden onu kandırarak karanlık bir köşede öldürür.

Bu arada bohçacı Ester, Şeküre ile Kara arasında haber götürüp getirmekte ve aşklarını canlanmasında vasıta olmaktadır. Kara, Enişte Beyin evine devamlı gelir gider olmuştur. Enişte Beyin de Kara hakkında düşünceleri değişmiş onu beğenmeye başlamıştır. Kitabı bitirebilmek için Kara’ya ihtiyaç duymaktadır. Bu sebeplerle aklından kızını bile ona vermeyi düşünmeye başlamıştır. Bu arada savaşa giden kocanın durumu hala netlik kazanmamıştır. Bu nedenle kadı önünde Şeküre hala evlidir ve kayınbiraderi Hasan onun eve dönmesini istemektedir.

Kara, nakkaşlar arasında gidip gelerek nakkaşları yakından tanıma fırsatı bulur. Resim ve sanat hakkındaki düşüncelerini, nakkaşların dünyaya bakış açılarını uzun uzadıya konuşur. Bu arada katilin kim olduğunu araştırmaya da devam etmektedir.

Şeküre ile Kara bir gün komşunun terkedilmiş evinde buluşur ve duygularını birbirine açar. Bu sırada evde yalnız olan Enişte Beyin evine Zarif Efendinin katili gelmiştir. Kimse yokken onunla konuşmaya ve çok merak ettiği son resmi görmeye gelmiştir. Katil, Enişte Beyin evine devamlı olarak gelen nakkaşlardan biri olduğu için önce şüphe uyandırmaz. Resimlerden konuşurken son resimde ne olduğunu sorar. Enişte Bey resimler bitmeden kimseye göstermek istemez. Çok istemesine rağmen resmi göremeyen katil sinirlenir. Kendi hakkında ve resimler hakkında konuşurken Zarif Efendiyi kendisinin öldürdüğünü itiraf eder. Zarif Efendiyi, bütün nakkaşları ve Enişte Beyi düşünerek öldürdüğünü söyler. Enişte Beyin son resmi göstermemesi ve onu küçük gören konuşmaları nedeniyle hiddetlenen katil Enişte Beyi elindeki resim hokkasıyla öldürür. Son resmi de yanına alır ve gider. Evde babasının ölüsüyle karşılaşan Şeküre kendi kendine ağıtlar yakar ama sahipsiz kalıp kayınpederinin evine geri dönmek zorunda kalacağı için babasının öldürüldüğünü kimseye söylemez.

Şeküre, Ester ile Kara’ya haber gönderir. Kara’dan evlenmek istiyorsa hemen gelerek gerekli hazırlıkları yapmasını ister. Kara birkaç yalancı şahitle kadıyı ayarlar ve Şeküre’nin boşanmış kabul edilmesini sağlar. Aynı akşam evlenirler ve ertesi gün Enişte Beyin eceliyle öldüğünü söylerler. Durumu öğrenen kayınbirader kapıya gece yarısı dayanır ve gerçeği bildiğini Kara’nın, Enişte Beyi Şeküre ile ortak olup öldürdüğünü bunu da kadıya anlatacağını söyler.

Kara, çareyi durumu saraya anlatmakta bulur. Enişte Beyin öldüğünü duyan padişah, Üstat Osman’ı yanına çağırır ve durumun aydınlatılmasını yoksa bütün nakkaşların işkenceye tabi tutulacağını söyler. Katilin bulunması için üç gün mühlet verir. Zarif’in karısı, bohçacı Ester’e kocası öldüğünde cebinden içinde at resmi çizili bir kağıt çıktığını söyler ve bunu Kara’ya gönderir. Kara da Üstat Osman ile birlikte kağıttaki bu at resminden ve resimdeki atın çizim üslubundan yola çıkarak katili bulmaya çalışırlar. Üslubu ortaya çıkarmak ve katile ulaşmak için Üstat Osman’la birlikte sarayın hazine dairesinde resimlere bakmak zorunda kalır ve bu süre zarfında evine gidemez. Kara ile ilgili dedikodulardan ve evinde yalnız kalmaktan korkan Şeküre eski kayınpederinin yanına gider. Kara Saraydan çıktıktan sonra Şeküre’nin yanına gider. Kadının kararını haklı bulmayan kayınpeder evine gelmiş olan Şeküre’yi göndermek istemez. Bunun üzerine Kara, çevresine topladığı adamlarla birlikte zor kullanarak Şeküre’yi evine götürür.

Kara, aynı gece kaybolan son resmi bulmak için nakkaşların evlerine sıra ile gider ve zorla evlerini arar. Önce Kelebek’in evini arar. Kelebek’te son resmi bulamayınca Zeytin’in evine birlikte giderler. Zeytin’i evde bulamazlar ama evini ararlar. Evde aradıkları resmi bulamazlar. Leylek’in evinde de resimleri bulamayınca birlikte Zeytin’in devamlı gittiği kapatılmış olan tekkeye giderler. Zeytin, tekkede namaz kılmaktadır. Tekkeyi üçü birden ararlar ama bir şey bulamazlar. Hiç kimsede resim bulunamamıştır. Sohbete başlar ve geçmişten konuşurlarken Kara, Leylek ve Kelebek birden Zeytin’in boğazına çökerler ve hançeri dayarlar. Üçü de Zeytin’den şüphelendikleri için itiraf etmesini isterler. Biraz zorlamadan ve gözüne de nakkaşlara ait bir resim iğnesini soktuktan sonra Zeytin dayanamaz ve hem Zarif’i hem de Enişte Beyi öldürdüğünü itiraf eder. Zeytin İtiraf ettikten sonra üçünün boş bulunmasından istifade ederek Kara’yı elindeki hançeri alarak altına alır. Hançer ile Kara’yı ağır şekilde yaralar. Nakkaşlarda biri kaçar. Zeytin diğerine bir şey yapmadan yıllardır biriktirdiği altınları ve resimleri alarak kaçmaya başlar. Her şeyi ayarlamış Hint ülkesine gidecektir. Yolda tesadüfen kayınbirader Hasan ile karşılaşır. Hasan Zeytin’in elinde Kara’dan aldığı kendisine ait hançerini görünce sinirlenir. Kara hançeri Şeküre’yi götürürken kayınpederinin evinden almıştır. Şeküre’nin evinden zorla götürülmesine sinirlenmiş olan Hasan elindeki kılıç ile bir darbede Zeytin’in boynunu keser.

Katil bulunmuş ve öldürülmüştür. Sabah, Şeküre Kara’yı ağır yaralı vaziyette bulur. Kara yaralarını temizlenince hayatta kalır ama boynundan aldığı darbe tam olarak iyileşmediği için ömrü boyunca rahatsız kalır. Şeküre geri kalan hayatını Kara ile geçirir. Şeküre’ye kavuşamayan ve Zeytin’in katili olan Hasan şehri terk eder ve bir daha görünmez. Zeytin, hayallerine ulaşamadan yolda öldürülmüştür. Kelebek geri kalan hayatını halılara havlulara nakışlar çizerek geçirir. Üstat Başnakkaş Osman hep hayali olan resimlere bakarken kör olur ve iki yıl sonra ölür. Leylek bir sonraki başnakkaş olur. Eniştenin hayatıyla ödediği ve bitirilmesini vasiyet ettiği padişahın istediği kitap bitirilememiştir. Padişahın ölümünden sonra yeni padişah resim sanatına eski önemi vermemiştir. Bundan sonra resimler üzerindeki derin tartışmalar yapılmaz olmuştur çünkü artık resim de çizilmez olmuştur.

Türk Edebiyatı Eser Özetleri

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

BİR YORUM YAZIN

Soru: 4 + 3 kaçtır?


Basari Sıralamaları