Beyaz Kale – Orhan Pamuk Eser Özeti
Sizlere bu yazımızda Beyaz Kale – Orhan Pamuk eser özeti hakkında bilgi vereceğiz. Eserin özeti, konusu, ana karakterleri hakkında merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızda bulabilirsiniz…
Beyaz Kale – Orhan Pamuk
ROMANIN KONUSU:
17.yy`da Türkler tarafından esir edilen astronomi,matematik ve tıptan anlayan bir Venedikli bilim adamının başından geçeler.
ROMANIN ANA KARAKTERLERİ:
İtalyan Köle: Venedik asıllı iken Osmanlı ülkesine köle olarak gelen akıllı ve âlim bir köledir. Romanda aklı ve bilimi temsil etmektedir.. Esir olarak geldiği Osmanlı ülkesinde Hoca lakaplı bir bilim adamının en önemli yardımcısıdır.
Hoca: İtalyan kölenin kimliğine bürünerek Batı ülkelerine gidip oralara yerleşen bir Osmanlı bilginidir. Osmanlı toplumunu değiştirmek amacında olan bu alim pek çok proje üretmiş ama icat ettiği silah çamura saplanınca ordu başarısız olmuş, bunun üzerine idam edileceği korkusu ile kölenin kimliğine bürünüp Batı’ya kaçmış ve oraya yerleşmiştir.
ÖZET:
Romandaki vaka 17. Yüzyılda geçmektedir. İstanbul’da Venedik’ten gemi ile Napoli’ye giden 23 yaşındaki Floransalı mühendis bu deniz yolculuğu sırasında Osmanlı denizcileri tarafından esir alınıp İstanbul’a getirilir. Floransalı genc esir düşmemek için kendini hekim olarak tanıtır. Fakat bu genç, astronomi, matematik, fizik ve resim sanatına ilgi duymuş tıptan ise anlamayan birisidir. Fakat İstanbul’daki zindanlarda hekimlik yapmaya başlar.
Bu Floransalı mühendis, basit bir sağlık sorunu olan Paşa’nın hastalığını iyileştirir ve Paşa’nın dikkatini çeker. Paşa, bu köleyi kendisine çok benzeyen bir Hoca ile tanıştırır. Paşa’nın oğlunun bir düğün töreni vardır. Paşa bu Venedikli kölenin bir bilgin olduğunu söyleyerek oğlunun düğünü için havai fişek yapılmasını ister. Hoca ile köle Paşa’nın oğlunun düğünü için havai fişek yapmaya başlarlar. Bu arada bir birlerini iyi tanıyıp, ölçmeye başlamışlardır..
Hoca ile Köle verilen görevi yerine getirmişler Paşa’nın oğlunun düğününde çok güzel bir havai fişek gösterisi, yapmışlardır. Bir gün, Paşa, köleye Müslüman olmazsa idam edeceğini söyler ama köle dinini değiştirmeyi kabul etmez. Köle idam edilecekken Hoca yetişir ve köleyi idamdan kurtarır. Bunun üzerine Hoca, köleyi kendisine armağan etmesi için Paşa’ya rica eder. Bunun üzerine Paşa köleyi Hoca’ya armağan eder.
Hoca da, Venedikli bilgin köle gibi ilimle, keşiflerle ve astronomi ile ilgili kimselerdir. Hoca hem tasavvuf hem de felsefe ile de ilgilenmekte kendisini ve etrafını anlamaya çalışmaktadır. Hoca, köleden bildiği her şeyi ona öğretmesini ister. Köle de Hoca’dan bir şeyler öğrenir. İkisinin arasında da bir rekabet vardır ve çoğunlukla astronomi ve gezegenler üzerinde tartışıp durmuşlardır.
Hoca’nın kafasında yaşadığı toplumu düzene sokmak, toplumu değiştirecek icatlar yapmak vardır. Hoca etrafındaki insanların eski kafalı görmektedir. Kafasındakiler gerçekleşir ise ahmaklar ve aptallar yığınında ibaret olan bu toplumu değiştirmeyi başaracaktır. Ancak Hoca’nın teşebbüsleri ve icat etmek istediği şeyler yerine gelmemekte, Hoca bir türlü istediği şeyleri başaramamaktadır.
Venedikli köle ile pek çok çeşitli projeler üreten Hoca, Venedikli köle ile değişik bir efendi – uşak ilişkisi kurmuşlardır. Hep beraber düşünmekte tasarlamakta ve birlikte teoriler üretmekte ve tartışmaktadırlar. Hoca ile birlikte bir namaz saati yapmaya da çalışmışlardır. Hoca’nın hayali bir rasathane ya da bir bilim evi kurmaktır.
Bu aralarda bir veba salgını da çıkmış, Venedikli bu hastalıktan korkup Heybeliada’ya kaçmıştır. Biriktirdiği parası ile bir balıkçının yanında kalmaya başlar. Burada bile sürekli olarak Hoca’yı düşünmekte Hoca’nın belki de vebadan öldüğünü düşünmektedir. Oysaki salgından korkan padişah, Hoca’dan salgını durdurması için yardım ister. Bunun üzerine Hoca, köleyi bulup getirir. Hoca ile Köle evlerden çıkmayı yasak ettirip, Yeniçerilerin devriye gezdirirler. Çarşı ise zaman zaman açılır. Bunun üzerine veba azalmaya başlar. Sonunda bu ikili çeşitli istatistikler yaparak salgının biteceği tarihi tespit ederek padişaha bildirirler. Gerçekten de veba salgını söyledikleri tarihe yakın günlerde bitmiştir. Bunun üzerine Hoca ile köle İstanbul’u veba salgınından kurtaran âlimler olarak duyulmuşlardır.
Fakat Padişah ve saraydakiler bunun müneccimlik işi olduğuna hükmetmişlerdir. Hoca’nın ulu bir müneccim olduğuna hükmedilmiş, padişah onu çağırarak kehanetlerde bulunmasını istemiştir. Hoca kâhin olmadığını söylese de yapmış olduğu tahminlerin tutması sayesinde padişahın da gözüne girmiştir. Ancak bir türlü padişahın istediği gibi iyi bir müneccim olmak için de uğraşmaz. Fakat Hoca’nın kafasında tasarladığı silahı yapmak için bu çok büyük bir fırsat olmuştur. Hoca padişaha kafasındaki silah projesinden bahseder
Bu silahın yapımına onay verilince, Hoca saraya daha az gidip bu silah projesi ile uğraşmaya başlamıştır. Venedikli köle ise her gün saraya keyif ve eğlenceye dadanmıştır. Silahın yapımı dört yıl sürmüştür. Bu süreç sırasında köle yiyip içip şişmanlamış, hayatın zevklerine önem veren biri olmuştur. Artık Venedik Floransa anılarını bile unutur.
Hoca’nın yaptığı silah Beyaz Kale denilen kalenin feth edilmesi için kullanılacaktır. Silahın yapılmaı için servetler tüketilmiştir. Fakat bu silah, savaşta işe yaramaz ve çamura saplanıp kalır. Bunun üzerine padişah Hoca’yı çadıra hapsettirir. Hoca, Venedikli ile yer değiştirip onun kimliğini üstlenir, Venedikli ise Hoca rolünde İstanbul’a gelmiştir.
Daha sonra saraydan kopan Venedikli Köle dört çocuğu ile birlikte gelip Gebze’ye yerleşir. Köle, Hoca’yla geçirdiği günleri anlatan kitab yazmaya başlar. Bir gün İstanbul’dan evine bir atlı gelir. Bu atlı kendisini buraya Hoca’nın gönderdiğini, Hoca’nın bir yığın kitap yazdığını, zengin olduğunu ve hatta kölenin boşanan nişanlısı ile evlendiğini ve onların evlerine taşındığını anlatır. Yeni yazdığı kitabın adı ise “Orada Tanıdığım Bir Türk” tür. Köle de o atlıya kendi yazdığı kitabı verip Hoca’ya götürmesini ister.