Denetleyici ve Düzenleyici Sistem Konu Anlatımı

Karatay

Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Biyoloji Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak  bilgi sahibi olabilirsiniz. Denetleyici ve Düzenleyici Sistem Nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…

Denetleyici ve Düzenleyici Sistem

Sinir Sistemi

Sinir sistemi veya sinir ağı, canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. Sinir sistemi iki bölümden oluşur. Merkezi sinir sistemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS).

Merkezi Sinir Sistemi

Merkezi sinir sitemi beyin ve omurilikten oluşur. Beyin kafatasının içini dolduran milyarlarca hücreden oluşmuş bir merkezdir. Omurilik ise omurga kanalı içerisinde incelerek uzanan bir yapıdır.

Beyin

Kafatası içerisinde bulunur, kütlesi yaklaşık 1,5 kg’dır. Beyin ve omurilik dıştan içe doğru sen zar, örümceksi zar ve ince zardan oluşan meninges (beyin zarları) ile sarılıdır. Bu zarların mikroorganizma etkisiyle iltihaplanması, menenjit adı verilen hastalığa neden olabilir.

Sert Zar: Beyni mekanik etkilerden, yaralanma ve zedelenmelerden korur. Kafatası kemiğinin hemen altında kemiğe yapışık halde bulunur.

Örümceksi zar: Örümcek ağına benzeyen ince bağ dokusu lifleriyle sert zarı ve ince zarı birbirine bağlar.

İnce zar: Taşıdığı kan damarları sayesinde beynin besin ve oksijen ihtiyacını karşılar. Beyin kıvrımlarını örter. Beyinde oluşan atık maddelerin toplanmasında etkilidir.

Beyin ön beyin, orta beyin ve arka beyin olmak üzere üç kısımda incelenir.

Ön Beyin (büyük beyin)

Beynin en büyük bölümüdür. Uç beyin ve ara beyin olarak iki kısımda incelenir.

Uç beyin
Uzunlamasına bir yarıkla birbirinden ayrılan iki yarım küreden oluşur. Bunlara beyin yarım küreleri denir. Beyin yarım küreleri üstte nasırlı cisim, altta beyin üçgeni ile birbirlerine bağlıdır.
Uç beyin, dış kısmında boz madde(sinir hücrelerinin hücre ğövdelerinden oluşur), iç kısmında ak madde(sinir hücrelerinin aksonlarından oluşur) içerir. Boz maddenin oluşturduğu kısma beyin kabuğu (korteks) adı verilir.
Boz madde beyin kabuğunu (korteksi) oluşturur. Ak madde beynin iki yarım küresi arasındaki haberleşmeyi sağlar.
Beyin yarım kürelerini enine ayıran ve üst kısmında motor, alt kısmında duyu merkezleri bulunan derin yarığa Rolando yarığı denir.

Ara Beyin
Ara beyin, talamus, hipotalamus ve epitalamustan oluşur.

Talamus: Koku dışındaki diğer duyu organlarından gelen impusların sınıflandırıldığı ve ilgili merkezlere iletildiği yerdir.
Duyu organlarından alınan verileri, beyin kabuğuna iletir. Talamus veya uç beyinden herhangi birinin hasara uğraması düzgün ve anlaşılır konuşmayı tümden veya göreceli olarak bozar. Uyku sırasında talamus ve beyin kabuğu işlevsiz kalır.

Hipotalamus: Homeostatik düzenleme için beynin en önemli bölgelerinden biridir. Vücudun biyolojik saatini düzenler. Vücut ısısını ayarlar. Bu nedenle vücudun termostatı gibi görev yapar. Yapısında bulunan hipofiz bezini kontrol eder. Hipofiz bezi de endokrin (hormon) sistemini kontrol eder. Açlık, susama, cinsel davranışlar, savaş-kaç tepkisi, kan basıncı, kalp atış hızı, vücut sıcaklığı, iştah ve uyku düzeni gibi faaliyetlerle insanı hayatta tutar. Hipotalamus işlevi yok olursa sürekli uyku durumu gözlemlenir. Çay ve kahvedeki kafein ön loblardaki nöronları aktif tutarak uykuyu kaçırır.

Orta Beyin

Ponsun üzerinde, beyincik ve ara beyin arasındadır. Ön ve arka beyin arasında köprü görevi görür. Orta beyin görme ve duyma reflekslerini kontrol eder. Örneğin ışıkta göz bebeklerinin daralması, herhangi bir seste köpeğin kulaklarının dikleşmesi bu merkezler tarafından düzenlenir.

Ayrıca kas tonusunu (dinlenme hâlinde kasların az da olsa kasılı kalması) ve vücudun duruşunu düzenleyen merkezler de orta beyinde bulunur.

Arka Beyin

Omurilik ile orta beynin birleşme bölgesinde yer alan, birçok nöronun geçiş yollarının bulunduğu yerdir. Arka beyin üç kısımda incelenir: beyincik, omurilik soğanı ve pons.

Beyincik
Şekli ağaca benzediği için hayat ağacı olarak da isimlendirilen beyinciğin temel görevi, vücudu dengede tutmak ve çizgili kasların düzenli çalışmasını sağlamaktır.
İç kısmında ak, dış kısmında boz madde bulunur.
Vücut dengesinin sağlanmasında gözden ve iç kulaktaki yarım daire kanallarından gelen uyarıları değerlendirir. Bu nedenle gözleri kapalı olan veya iç kulak problemleri yaşayan kişilerde vücut dengesinin sağlanması zorlaşır.

Omurilik Soğanı
Soluk alıp vermek, kalp atışı, nabız, dolaşım, boşaltım vb. gibi hayati fonksiyonların merkezidir.
İç organları harekete geçiren çiğneme, yutkunma, kusma, öksürme, hapşırma, nefes alma gibi otomatik gerçekleşen homeostatik olayları kontrol eder. Vücut içi refleks kontrolünde görev yapar.
Omurilik soğanı şiddetli darbe alırsa bilinç ve refleks kaybı yaşanır. Hatta solunum ve kalp durabilir.

Pons
Kalın lif demetlerinden oluşan orta beyin ile omurilik soğanı arasında bulunan yapıdır.
Pons, tüm vücudun kullanıldığı hareketlerin gerçekleştirilmesinde omurilik soğanıyla eş güdümlü çalışır.

Omurilik

Sırtta omurganın içerisinde yaklaşık 45-50 cm uzunluğa sahip olan sinir kordonuna omurilik denir. Omurilik yapısının en dışında omurga kemikleri bulunur. Omurilikte beyinde olduğu gibi sert zar, örümceksi zar, BOS sıvısı, ince zar, omuriliğin ak maddesi, omuriliğin boz maddesi ve en içte BOS sıvısı ile dolu olan omurilik kanalı bulunur.

Omurilik refleks tepkilerinden sorumlu olunan bölgedir. Uyarılara karşı istemsiz ve aniden oluşturulan tepkilere refleks denir. Refleksler çoğunlukla istemli kontrol edilemez. Refleks olaylarının omurilikten yönetilmesi hareketin beyne iletileceği ve değerlendirileceği süreyi kısaltarak canlılar için dış uyarılara hızlı tepki vermeyi sağlar. Omurilikte refleks oluşurken impulsun izlediği yola refleks yayı denir.

Doğuştan var olan ve tüm insanlarda benzer şekilde olan reflekslere kalıtsal refleks denir. Örneğin; bebeklerde emme refleksi, göz kapağının ani ışıkta kapanması ve diz kapağı refleksi kalıtsal reflekslerdir.

Öğrenme sonucu oluşan kazanılmış reflekslere şartlı refleks denir. Örneğin; limon görünce ağzın sulanması, kedilerin pisi pisi sesine doğru gelmeleri, bisiklet sürmek, dans etmek gibi.

Basit bir refleks olayında duyu nöronu, ara_nöron ve motor nörondan oluşan refleks yayı görev yapar. Örneğin, eline iğne batan bir kişide, kolu geri çekme refleksi basit reflekstir.

 

Çevresel Sinir Sistemi

Çevresel sinir sistemi, beyinden (kafa sinirleri) ve omurilikten (omurilik sinirleri) çıkan duyu ve motor nöronlarından oluşur.Beyinden 12 çift sinir çıkar. Bu sinirlerden 10. sinir çiftine vagus siniri adı verilir. Vagus siniri, akciğer, kalp, pankreas ve bağırsaklara uzanan parasempatik bir sinirdir.

Omurilikten 31 çift sinir çıkar, bunlar duyu ve motor nöronlarıdır. İnsanda en büyük omurilik sinir çifti, bacaklara giden siyatik sinirlerdir.

Çevresel sinir sistemi otonom (istemsiz) ve somatik (istemli) olmak üzere ikiye ayrılır.

Otonom Sinir Sistemi

Otonom sinir sistemi istemsiz çalışır. Beyinden ve omurilikten gelen motor sinirlerden meydana gelir.  Otonom sinir sisteminin bazıları hariç miyelinsiz sinirlerden oluşur.

Akson çapları dardır. İmpuls iletimi yavaştır. Bu sebepten impuls, miyelinli motor sinirlere göre daha yavaş ilerler. İç organların çalışmasını düzenler.

Boşaltım, kan dolaşımı, üreme, solunum, sindirim sistemi hareketleri ve bazı endokrin bezlerin çalışması gibi önemli vücut fonksiyonlarını kontrol eder.

Otonom sistemi birbirine zıt çalışan sempatik ve parasempatik sistemden oluşur. Her iç organa biri sempatik diğeri parasempatik sinir sisteminden gelen bir çift sinir bağlanır.

Somatik Sinir Sistemi

Bilinçli yapılan hareketleri kontrol eden sinir sistemine somatik sinir sistemi denir. İskelet kaslarına giden miyelin kılıflı motor nöronlardan oluşur. Bu nöronların gövdeleri beyin veya omuriliktedir. Bu sinir sistemi; konuşma, yazma, koşma gibi istemli tepkileri kontrol eder.

Sinir Sistemi Rahatsızlıkları

Sinir sistemi hastalıları önemli sağlık sorunları arasındadır. Bu tip hastalıklara multiple skleroz (MS), epilepsi, Alzheimer, Parkinson ve depresyon gibi örnekler verilebilir.

Multiple Skleroz (MS) Hastalığı

Beyin ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki miyelin kılıfa akyuvar hücrelerinin zarar vermesinden kaynaklanan otoimmün (bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücudun normal dokularına saldırdığı bir durumdur) bir hastalıktır. Kılıfın hasar gördüğü yerler sertleşmiş dokulara dönüşür.

Bu sertleşmiş alana plak adı verilir. Bu plaklar, sinir sistemi içinde pek çok yerde oluşabilir ve sinirler boyunca mesajların iletilmesini engelleyebilir. Belirtileri, etkilenen sinir sistemi bölgesine göre farklılık gösterir. Hâlsizlik, karıncalanma, uyuşma, duyu eksikliği, denge bozukluğu, çift görme, görme azlığı, konuşma bozukluğu, titreme, kol ve bacaklarda sertlik, güçsüzlük, idrar kaçırma veya yapamama, erkeklerde cinsel güç azlığı en yaygın belirtileridir.

Epilepsi

Epilepsi, beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elektro-kimyasal boşalma yapması sonucu ortaya çıkan nörolojik hastalıktır. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur.

Alzheimer

Beynin birçok bölgesindeki nöronların programlanandan daha erken ölmesi nedeniyle ortaya çıkan bir çeşit bunamadır. Genellikle yaşa bağlı olarak ilerleyen bir hastalıktır. Alzheimer, yakındaki olayları unutma, tekrar tekrar sorma, zihinsel kapasitede azalma ile ortaya çıkar ve zamanla ilerler. Bu hastalığın kesin bir tedavisi yoktur. Ancak bazı belirtilerin azaltılmasını sağlayan ilaçlar geliştirilmiştir.

Depresyon (çöküntü)

Duygusal, zihinsel ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren ciddi ama tedavi edilebilir bir ruhsal hastalıktır. En dikkat çekici özelliği çökkün ruh hali ve zevk almada belirgin azalmadır.

Depresyon bir beyin hastalığıdır, genetik, biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörler gibi nedenleri olabilir. Depresyon her yaşta olabilir, ama genellikle gençler ve kadınlarda daha yaygındır.

Parkinson Hastalığı

Parkinson Hastalığı , motor (hareket) fonksiyonlarının bozulmasıdır. Belirtileri; kas titremeleri, denge bozukluğu, eğik duruş ve ayakları sürüyerek yürüme şeklinde gözlemlenmektedir. Yüz kasları hareketsiz ve donuk bir ifadeyle yüze sabitlenmiştir. Alzheimer hastalığı gibi, ilerleyen yaşlarda görülme sıklığı artan bir hastalıktır.

Endokrin Sistemi

Vücudu denetlemek için kimyasal yöntemlerle iletişim kuran denetleyici ve düzenleyici sistemin parçasına endokrin sistem denir. Ürettiği salgıyı doğrudan kana veren bezlere endokrin bez adı verilir. Endokrin sisteminin salgısına hormon adı verilir. Hormonlar sadece kan içerisinde taşınır ve hedefledikleri hücrelere bağlanırlar.

Hormonların Genel Özellikleri
Kan tarafından taşınır.
Çoğu hormon polimer yapıdadır.
Az miktarda hormonlar bile etki gösterebilir.
Hormonların normal durumdan az veya çok olması metobolizmayı bozucu etki yapar.
Büyüme hormonu (STH) ve tiroksin hormonu tüm vücutta etkisini gösterir.
Etkilerini yavaş ve uzun sürede gösterir.

Hipofiz Bezi ve Hormonları

Beynin alt kısmında bulunan bezelye büyüklüğünde küçük bir organdır. Vücudun “ana bezi” olarak, bir çok hormon üretir. Ürettiği hormonlar vücuttaki diğer bezleri uyararak hormon salgılanmasına neden olur. Hipofiz bezi birçok farklı hormon yapar.

Hipofiz bezinin ön kısımnıda salgılanan hormonlar;

Prolaktin: Memelilerde laktasyona (süt üretimine) yardımcı olan ve bir dizi başka işlev ve sistemden sorumlu olan bir hormondur. Prolaktin, beyindeki hipofiz bezinin ön kısmının yanı sıra rahim, beyin, göğüsler, prostat, yağ dokusu, deri ve bağışıklık hücrelerinde üretilir.

Büyüme Hormonu (Somatotropin): Büyüme hormonu, hipofizin bezinin ön lobundaki somatotroflar tarafından sentezlenen ve salgılanan yaklaşık 190 amino asitten oluşan bir proteindir. Büyüme ve metabolizma da dahil olmak üzere çeşitli kompleks fizyolojik süreçlerde rol oynar.

ACTH (Adrenokortikotropik Hormon): Böbrek üstü bezinin kabuk (korteks) kısmını uyararak burada steroid yapıdaki hormonların yapımını uyarır.

TSH (Tiroid Uyarıcı Hormon): Kadında yumurtalıkları (ovaryumu) etkileyerek yumurta üretimini (oogenez) sağlar. Erkekte testisleri (er bezlerini) etkileyerek sperm üretimini (spermatogenez) sağlar.

LH (Luteinleştirici hormon): Erkekte spermin olgunlaşmasını ve testislerin testesteron salgılamasını sağlar.
Kadında, yumurtalıkta ovulasyonu (yumurtlama) ve korpus luteum (sarı cisim) oluşumunu sağlar.

FSH (Folikül Uyarıcı Hormon):  Follikül stimüle edici hormon, gonadotropik hormonlardan biridir (diğeri LH’dır). Her ikisi de hipofiz bezi tarafından kan dolaşımına salınır. Folikül stimüle edici hormon, pubertal gelişim ve kadınlarda yumurtalıklarının, erkeklerde testislerinin gelişmi ve işlevi için gerekli hormonlardan biridir.

Kadınlarda bu hormon, yumurtlamadan önce, yumurtalıktaki foliküllerden birisini uyararak bir yumurtanın büyümesini sağlar. Ayrıca östradiol üretimini de arttırır. Erkeklerde follikül stimüle edici hormon, testislerin Sertoli hücrelerinde sperm üretimini (spermatogenezi) tetikler.

Hipofiz bezinin arka kısımnıda salgılanan hormonlar;

ADH (Vazopressin): Antidiüretik hormon (ADH) ile eş anlamlı olarak kullanılır. Hipotalamus ve arka Hipofiz Bezi tarafından salgılanan, hafif bir damar daraltıcı etkisi olan ancak başlıca işlevi idrarla su kaybını önlemek olan bir hormondur. Homeostaz açısından son derece önemli bir hormondur.

Oksitosin: Sadece dişilerde, doğum sırasında salgılanan bir hormondur. Doğum sancısının oluşmasını ve devamında sütün süt kanallarına salınmasını uyarır. Bu nedenle bazen doğum sırasında doğum sancısı oluşturmak için enjekte edilir.

Tiroit Bezi ve Hormonları

Tiroit bezi, nefes borusu yani trakeanın ön kısmında yer alan, 25-40 gram ağırlığında ve şekli kelebeğe benzeyen bezdir. Boyutu küçük olmasına karşın salgıladığı hormonlarla vücudumuz için çok önemli işlevlere sahiptir. Bu organın temel görevlerinden biri vücut metabolizmasını ayarlayan T3 ve T4 hormonlarını salgılamaktır.

Trioksin: Vücutta bazal metabolizma hızını, hücresel işlevlere enerji sağlamak amacıyla mitokondrilerin sayısını ve aktivitesini arttırır. Vücudun bütün hücreleri bu hormondan etkilenir. Yapısında %65 oranında iyot (I) minerali bulunur ve protein yapılıdır.
Gelişme döneminde tiroksin az salgılanırsa; kretenizm (ahmaklık) hastalığı olur. Erginlik döneminde az salgılanırsa; miksodema hastalığı olur. Bu hastalıkta metabolizma hızı yavaşlar ve uyuşukluk hissedilir. Yetişkinlik döneminde az salgılanırsa; guatr hastalığı olur. Deniz ürünleriyle beslenmek ve iyotlu tuz kullanmak bu eksikliğin önlenmesinde etkili bir rol oynar.

Kalsitonin Hormonu: Kandaki kalsiyum seviyesini ayarlayan bir hormondur. Kandaki fazla kalsiyumun (D vitamini yardımı ile) kemiğe geçmesini sağlar. Ayrıca böbreklere etki ederek kalsiyumun geri emilmesini azaltır ve idrarla daha fazla atılmasını sağlar. Bağırsaklardan da kalsiyumun geri emilimini azaltır.

Paratiroit Bezi ve Hormonları

Paratiroit bezi, tiroit bezinde konumlanmış dört küçük bezden oluşur. Salgıladığı hormona parathormon adı verilir.

Parathormon:  Kalsiyumun kemiklerden kana geçişini, böbreklerden fosforun atılmasını sağlar. Parathormon besinlerle alınan ve deride sentezlenen D vitamininin aktifleşmesini sağlar. Kanda kalsiyum seviyesi azaldığında salgısı artan parathormon sayesinde kemik dokudan kana kalsiyum geçişini hızlandırır. Kalsiyumun börek ve bağırsaklardan geri emilimini arttırır. Ayrıca böbreklerden fosforun atılmasını hızlandırır ve kandaki fosfor miktarını azaltır. Parathormon miktarının kandaki seviyesi azalırsa kanda kalsiyum oranı da azalır. Bu durum, kaslarda ağrılı kasılmalar ve titremeler şeklinde kendini gösteren tetani hastalığına neden olur. Parathormon miktarının artması ise böbrek taşı oluşumuna neden olabilir.

Böbrek Üstü Bezleri ve Hormonları

Böbrek üstü bezleri her iki böbreğin üzerinde bulunur ve böbreklerden bağımsız çalışır. Diğer organlara göre çok fazla kılcal damar ağına sahiptir. Kabuk (kortex) ve öz (medula) bölgelerinden oluşur.

Kabuk (Kortex) Bölgesi Salgıları

Kabuk (kortex) bölgesinden salgılanan hormonlar;

Kortizol (glikokortikoyitler): Hedef bölgesi karaciğerdir. Glikozun protein ve yağlar gibi karbonhidrat olmayan moleküllerden sentezlenmesini sağlayarak kan şekerini arttırır. Karaciğerdeki glikojen deposunu arttırır. Glikozun oksidasyonunu (yıkımını) önler.

Özellikle açlık durumunda gerekli olan enerjinin glikoz yerine amino asit ve yağ asitlerinden elde edilmesini sağlar. Protein ve amino asitler üzerindeki yıkıcı etkisinden dolayı idrardaki azot miktarı artar. Stresli durumlarda salgısı artar.

Yaralanan insan bir süre acı hissetmez. Bunu sağlayan kortizol hormonudur. Sinir hücreleri kortizol hormonu etkisiyle acı duyusunu yavaş iletir. Yangısal tepkiye yol açan romatizmal hastalıklarda, alerjilerde tedavi amaçlı kortizol kullanılır.

Aynı zamanda atletik yaralanmalarda ağrıyı gidermek için de kortizon enjeksiyonları kullanılır. Ayrıca bağışıklık sistemini de baskılar. Kortizol salgısı artan bir insanda; Kan şekeri artar. Karaciğerde üre sentezi artar. Böbreklerde süzülme artar. İdrardaki üre artar.

Kortizol eksikliğinde; Kan şekeri düşer. Bunun nedeni amino asitlerden glikoz yapılamamasıdır. Glikoz üretimi azalınca karaciğerdeki glikojen harcanmakta ve depo glikojen bitince de kan şekeri düşmektedir.

Aldosteron Hormonu:  Kanda, hücre içi ve dışı sıvılardaki iyon derişimini düzenler. Böbrekleri etkileyerek nefron kanallarından ve iyonlarının geri emilimini artırıp, iyonunun idrarla atılmasını sağlar. Az salgılanması durumunda, ve geri emilimi azalır, kan basıncı düşer, doku sıvısı azalır ve bunun sonucunda halsizlik gözlemlenir. atılamadığı için deride birikir. Bu hastalığa Addison (tunç) hastalığı denir ve deri tunç rengi olur. Çok salgılanırsa kan basıncı yükselir ve doku sıvısı (ödem) artar.

Eşey Hormonları: Eşey hormonları böbrek üstü bezlerinden az miktarda salgılanır. Salgılanan bazı eşey hormonları; androjen, östrojen ve progesterondur. Bu eşey hormonlarına adrenal eşey hormonları denir.

Öz (Medula) Bölgesi Salgıları

Öz (medula) bölgesinden salgılanan hormonlar;

Adreanalin (epinefrin): İskelet kasları ve karaciğerdeki glikojenin glikoza dönüşümünü hızlandırır. Karaciğerden kana glikoz geçmesini hızlandırarak, kan şekerini arttırır. (Adrenalin kan şekerini düşük olması durumunda da, yüksek olması durumunda da arttırır.) Yağ hücrelerinden yağ asitlerinin serbest bırakılarak enerji verici olarak kullanılmasını sağlar.

Heyecan, korku, stres durumunda salgısı artar. Kalp atış hızını ve kan basıncını arttırır. Kalp, beyin ve iskelet kaslarına giden damarların genişlemesini sağlar.

Derideki kılcal damarları daraltır. Bu nedenle korkunca yüzün rengi sararır. Göz bebekleri büyür. Tüyler diken diken olur. Soluk alıp vermeyi hızlandırır. Sindirim sistemi faaliyetlerini yavaşlatır. Kanın pıhtılaşma süresini kısaltır.

Noradrenalin (norepinefrin): Adrenaline benzer etkileri vardır. Kılcal damarları daraltır. Kan basıncını arttırır. Nöronların akson uçlarından da salgılanarak nörotransmitter olarak görev yapar.

Pankreas ve Hormonları

Hem hormon salgılayan hem de sindirim enzimi salgılayan pankreas, karma bez olarak görev alır. Ekzokrin bez olarak sindirim enzimlerini, endokrin bez olarak insülin ve glukagon hormonlarını salgılar.

İnsülin: Pankreasın langerhans adacığındaki beta hücreleri tarafından salgılanır.Kandaki glikozun vücut hücrelerine geçmesini sağlayarak kan şekerini düşürür.Beyin hücreleri hariç tüm vücut hücrelerinin glikoza geçirgenliğini arttırır.Glikozun fazlasının kas ve karaciğerde glikojen olarak depo edilmesini sağlar.Kas hücrelerinin ve yağ doku hücrelerinin kandan daha fazla glikoz almalarını uyarır.Protein sentezini arttırır.

Glukagon:Langerhans adacıklarının alfa hücrelerinden salgılanır.Kanın glikoz seviyesini artırıcı yönde etki yapar.Açlık durumunda kan şekeri düştüğünde salgılanan glukagon, karaciğerde glikojen yıkımını sağlar ve kana glikoz salınımını uyarır, yağ dokularında yağ yıkımını sağlar.

Eşeysel Bezler ve Hormonları

Dişide yumurtalıklarda, erkekte ise testislerde üretilen eşey hormonları, büyüme ve gelişmeyi düzenleyerek üreme döngülerini ve eşeysel davranışları kontrol eder. Steroid yapılı olan eşey hormonları, FSH ve LH hormonları tarafından kontrol edilerek üretilir.

Yumurtalık Hormonları

Dişide üreme sisteminde bir çif yumurtalık (ovaryum) bulunur.Ovaryumlar östrojen ve progesteron hormonları üretir ve salgılar.

Östrojen: Östrojen, ergenlik döneminde ikincil dişilik özelliklerinin (meme bezlerinin büyümesi, sesin incelmesi, omuzların dar olması, vb.) ortaya çıkmasını sağlar. Bunun yanında yumurta kanalını, ovaryumu, döl yatağının (uterus) büyüyüp gelişmesini uyarır.Ayrıca, rahim duvarında mitozu artırır.

Progesteron: Progesteron ise döl yatağını, embriyonun tutunup gelişebilmesi için uygun hâle getirmek için rahim duvarının kılcal damar ağını zenginleştirir.

Testis Hormonları

Testis hormonları, testislerde bulunan leydig hücreleri tarafından testosteron hormonu salgılanır. Testosteron, spermlerin olgunlaşmasını sağlar. Ergenlik döneminde ikincil erkeklik özelliklerinin (sesin kalınlaşması, vücut kıllanması vb.) ortaya çıkmasını ve sperm oluşumu için testislerin normal gelişimini sağlar.

11. Sınıf Biyoloji Konuları için Tıklayınız

11. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

BİR YORUM YAZIN

Soru: 36 + 2 kaçtır?


Basari Sıralamaları