Dünya Gücü Osmanlı Devleti (1453-1595) Konu Anlatımı
Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Tarih Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Dünya Gücü Osmanlı Devleti (1453-1595) Nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…
Dünya Gücü Osmanlı Devleti (1453-1595)
İstanbul’un Fethi (29 Mayıs 1453)
Fatih Sultan Mehmet Han ve İslam tarihi açısından büyük bir öneme haiz olan İstanbul’un fethi, Türk tarihine adını altın harflerle yazdırmış çok önemli bir gelişme olarak ortaya çıkmıştır. İstanbul’un fethi ile Osmanlı Devleti’nde birçok açıdan büyük gelişmeler yaşanmış, fethin sonuçları ve etkileri kısa zamanda görülmeye başlamıştır.
İstanbul’un Fethi’nin Nedenleri
1. Bizans’ın, Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki ilerlemesine ve büyümesine engel olması
2. Bizans’ın Anadolu beyliklerini Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtarak Anadolu’daki Türk birliğini bozmaya çalışması
3. Bizans’ın Osmanlı şehzadelerini kışkırtarak Osmanlı Devleti’nde taht kavgalarına neden olması
4. Bizans’ın, Avrupa-Hristiyan dünyasını kışkırtıp Haçlı Seferleri’ne zemin hazırlaması
5. Anadolu ve Rumeli toprakları arasındaki bağlantının sağlanabilmesi için İstanbul’un alınmasının gerekmesi
6. İpek Yolu’nun Avrupa’ya açılan koluna hakim olmak
7. Kara ve deniz ticareti bakımından İstanbul’un önemli bir konuma sahip olması
8. Boğazlar yolu ile ekonomik canlılığın mevcudiyeti
9. Anadolu ve Rumeli arasındaki askeri geçişin kolaylaştırılmak istenmesi
10. II. Mehmed’in, Hz. Muhammed’in; “İstanbul elbet feth olunacaktır. Ne güzel kumandandır o kumandan ve ne güzeldir o askerler” hadisine layık olabilme düşüncesi
İstanbul’un Fetih Hazırlıkları
» Hıristiyan aleminin Bizans’a yardım etmesini engellemek için bazı Avrupa ülkeleri ile antlaşmalar yapıldı.
» Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı yapıldı. Bu hisarın yapılma nedeni Balkanlar’dan Karadeniz yolu ile yapılabilecek yardımları kesmek ve Boğazları kontrol altında tutmaktır.
» 400 parçalık bir donanma meydana getirildi.
» Muslihiddin, Saruca Sekban ve Macar Urban’a büyük kuşatma topları döktürüldü.
» Bizans’ın İstanbul’un fethi hazırlıkları
» Avrupa’dan destek alındı.
» Haliç’in ağzına zincir gerildi. Haliç’e girilmesi engellendi
» Surlar tamir edildi.
İstanbul’un Kuşatılması ve Fethedilmesi
Kuşatma sırasında II.Mehmed 21 yaşındaydı. Genç ve kararlıydı, kendine güvenen azimli bir padişahtı. 6 Nisan 1453 tarihinde kuşatmaların başlamasıyla savaş başlamış oldu ve bu olay Avrupa’da büyük bir heyecan yarattı. Papa Bizans’a yardım etti ve 5 gemi gönderdi. Gemiler Osmanlı donanmasını geçerek Haliç’e girdi. Bu arada II. Mehmed gemilerini karadan Haliç’e indirdi. Osmanlı ordusu kutlu gün 29 MAYIS 1453 tarihinde İstanbul’u fethetti ve II. Mehmed’e Fatih unvanı verildi.
İstanbul’un Fethi’nin Türk Tarihi Açısından Sonuçları
1. Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi bitti, Yükseliş Dönemi başladı.
2. İstanbul’un Fethi ile Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli toprakları arasındaki Bizans’ın yarattığı tehlike ortadan kalktı.
3. İstanbul’un Fethi ile Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan ticaret yolları ele geçirildi.
4. İpek Yolu’nun Avrupa’ya giden kolu ele geçirildi.
5. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti yapıldı ve II. Mehmed ülke alan, ülke açan anlamına gelen ‘Fatih’ ünvanını aldı.
6. Osmanlı Devleti’nin İslâm Dünyası’ndaki saygınlığı arttı.
7. Fener Rum Patrikhanesi Osmanlı himayesine girdi.
İstanbul’un Fethi’nin Dünya Tarihi Açısından Sonuçları
» 1000 yıllık Bizans devleti sona erdi.
» İstanbul’un fethi Orta Çağ’ın sonu, Yeni Çağ’ın başlangıcı kabul edildi.
» Kalelerin ve surların top gülleleriyle yıkılacağı anlaşıldı. Bu gelişmeler Avrupa’da derebeylik rejiminin gücünü kaybetmesine ve mutlak krallıkların güçlenmesini sağladı.
» Fetihten sonra İtalya’ya giden Bizans bilginleri Rönesans hareketinin başlamasında etkili olmuşlardır.
» Ticaret yollarının Osmanlı Devleti’nin eline geçmesi Avrupalıları yeni arayışlara yöneltmiş ve Coğrafi Keşiflere sebep olmuştur.
» Avrupa ülkeleri İstanbul’da ilk sürekli elçilikler kurmaya başladılar.
» Ortodokslar koruma altına alınarak Avrupa’nın dini birliği önlendi.
Sırbistan Seferi (1454): Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden sonraki ilk seferini Sırbistan üzerine yapmıştır. 1459 yılına kadar devam eden seferler sonucunda Sırbistan’ın başkenti Semendire fethedilmiş, Sırbistan Osmanlı sancağı hâline getirilmiştir.
Amasra’nın Alınması (1459): Karadeniz kıyılarındaki yabancı hâkimiyetine son vermek isteyen Fatih Sultan Mehmed donanmasıyla Karadeniz’e açılmıştır. Bir liman kenti olan ve Cenevizlilerin elinde bulunan Amasra şehri savaş yapılmadan teslim alınmıştır.
Mora’nın Alınması (1460): Mora’da bulunan Rum Despotluğu’nun kendisini Bizans’ın devamı olarak görmesi üzerine Fatih, Mora üzerine sefere çıkmıştır. Sefer sonucunda Mora, Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Sinop ve Trabzon’un Alınması (1461): Fatih Sultan Mehmed, 1461 yılında Trabzon Rum İmparatorluğu üzerine sefere çıkmıştır. Trabzon seferi esnasında İsfendirayoğulları Beyliği’ni ortadan kaldırarak Sinop ve Kastamonu’yu almıştır. Ardından Trabzon kuşatılmıştır. Trabzon İmparatoru şehri teslim etmiştir.
Eflak Seferi (1462): Eflak Beyliği’nin başında bulunan Vlad Tepeş (Kazıklı Voyvoda) Fatih’in Trabzon’a sefere çıkmasını fırsat bilerek ödemesi gereken vergiyi ödememiştir. Bunun yanında Macarlarla ittifak yaparak Osmanlı topraklarına girmiştir. Fatih Sultan Mehmed, Eflak üzerine sefere çıkarak ülkeyi Osmanlı Devleti’ne bağlamış ve vergisini düzenli ödeyen bir eyalet hâline getirmiştir.
Bosna-Hersek Seferi (1463): Bosna-Hersek kralının Osmanlı’ya ödemesi gereken vergiyi ödememesi üzerine Fatih Sultan Mehmed sefere çıkmıştır. Bosna Krallığı’na son verilerek toprakları Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.
Karamanoğlu Beyliği’nin Alınması (1466): Karamanoğulları Beyliği’nin içindeki taht mücadelelerinden faydalanan Fatih Sultan Mehmed beylik üzerine sefere çıkmıştır. 1466 yılında beylik topraklarının bir kısmı ele geçirilmiştir.
Otlukbeli Muharebesi (1473): Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan kendisini Fatih’ten üstün görüyordu. Bundan dolayı Osmanlıların elinde bulunan Orta Anadolu’daki toprakları almak istiyordu. Uzun Hasan, kendisine sığınan beylerin kışkırtması sonucunda Osmanlı topraklarına saldırmıştır. Fatih Sultan Mehmed, 1473 yılında Erzincan
yakınlarında Otlukbeli Muharebesi’nde Akkoyunluları mağlup etmiştir. Böylece Doğu Anadolu’nun güvenliği sağlanmış oldu.
Kırım’ın Fethi (1475): Fatih Sultan Mehmed, Amasra, Sinop ve Trabzon’u aldıktan sonra Karadeniz’i Türk gölü hâline getirmek için hazırlıklara başlamıştır. Fatih Sultan Mehmed, 1475 yılında Veziriazam Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanmayı Kırım’a göndermiştir. Osmanlılar, Kırım’daki taht kavgalarından faydalanmıştır. Mengli
Giray’ı destekleyerek hanlığa gelmesini sağlamışlardır. Böylece Kırım Hanlığı, Osmanlı hâkimiyeti altına girmiştir. Kırım’ın alınmasıyla Karadeniz’in kuzeyinden geçen ticaret yolları Osmanlı Devleti’nin kontrolüne geçmiştir.
Karamanoğulları Beyliği’ne ait toprakların kalan kısmı II. Bayezid tarafından 1483 yılında alınmıştır. Beylik kesin olarak Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. Böylece Anadolu Türk siyasi birliğini sağlama yönündeki engel ortadan kaldırılmıştır.
Boğdan’ın Alınması (1476): Boğdan, Osmanlı Devleti’ne karşı sorumluluklarını yerine getirmeyerek bağımsızlık iddiasında bulunmuştur. Fatih Sultan Mehmed 1476 yılında sefere çıkarak Boğdan’ı Osmanlı Devleti’ne bağlı bir beylik hâline getirmiştir. Osmanlı-Venedik Mücadelesi (1479): Fatih Sultan Mehmed’in Eflak Seferi’ne çıktığı
dönemde Veziriazam Mahmud Paşa, Midilli’yi fethediyordu. 1463 yılında Osmanlılarla Venedikliler arasında savaş çıktı. Osmanlı Devleti’nin Venedikle olan savaşı 1479 yılına kadar 16 yıl devam etti.
Venedik; Arnavutluk, Macaristan, papalık ve Balkanlar’daki Hristiyan prensliklerle Osmanlılara karşı ittifak yapmıştır. Bu ittifak sonucunda Osmanlılara karşı açılan cephe sayısında artış olmuştur. Venedik ile Ege adaları’ndan Mora’ya kadar birçok cephede savaş devam etmiştir. Mücadelenin yapıldığı dönemde Osmanlı Devleti fetih hareketlerine devam etmiştir. Ege kıyılarında bulunan Enez’in ardından Taşoz, Eğriboz, Midilli, Semadirek, İmroz, Limni Osmanlılar tarafından alınmıştır. Ege Adaları’nın Osmanlıların eline geçmesi Venediklileri endişelendirmiştir. Venedik, Osmanlı yayılışını durdurmak için Balkanlarda Macarlar ve Arnavutlarla, Anadolu’da Akkoyunlu ve Karamanoğulları beylikleri ile ittifak yapmıştır.
Arnavutluk Seferi (1479): Fatih Sultan Mehmed, Arnavutların Osmanlı Devleti’ne karşı Venediklilerle iş birliği içinde hareket etmesi üzerine Arnavutluk üzerine sefere çıkmıştır. Arnavutluk’un başkenti Kroya’yı aldıktan sonra İşkodra’yı ele geçirmiştir. Arnavutluk, Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır.
İtalya Seferi (1480): Fatih Sultan Mehmed, denizlerde hâkimiyet sağlamak için Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanmayı sefere çıkarmıştır. Zenta, Kefalonya ve Ayamavra Adaları fethedilmiştir. Napoli Krallığı üzerine sefere çıkılarak İtalya’nın güney kıyılarındaki Otranto alınmıştır. Fatih Sultan Mehmed’in vefat etmesinden sonra ordunun İstanbul’a dönmesi üzerine Otranto yeniden Napoli Krallığı’nın egemenliğine girmiştir.
Osmanlı Devleti’nin İslam Coğrafyasında Hakimiyet Kurması
Anadolu ve İran Coğrafyasında Hakimiyet
İstanbul’un Fethi’nden sonra Osmanlı Devleti sınırlarını genişletmiş, Karadeniz Türk gölü hâline gelmiştir. İstanbul’un Fethi ile Bizans İmparatorluğu yıkılmıştır.
1461 yılında Fatih Sultan Mehmed, Trabzon Rum İmparatorluğu’na son vermiştir. Fatih Sultan Mehmed İtalya seferinde hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine Osmanlı Devleti’nin başına II. Bayezit geçmiştir. II. Bayezit’in ilk yılları taht mücadelelerinin yaşandığı bir dönem olmuştur. Bunun yanında Doğuda Safevi Devleti’nin kurulması Osmanlı Devleti için bir tehdit unsuru hâline gelmiştir. Tebriz merkezli olarak kurulan Safevi Devleti; İran, Azerbaycan ve Irak’ı alarak topraklarını genişletmiştir. Safevi Devleti hükümdarı Şah İsmail başlangıçta Osmanlı Devleti ile iyi ilişkiler kurmuştur ancak gücünü artırdıkça Anadolu’ya doğru yayılma politikası takip etmiştir. Anadolu’da yayılma amacına ulaşabilmek için Şiiliği propoganda aracı olarak kullanmıştır. Osmanlı topraklarını ele geçirme amacında olan Şah İsmail, Memlûk ve Venediklilerle ittifak arayışı içinde olmuştur. Osmanlı’nın Balkanlarda uyguladığı iskân politikasına zarar vermiştir.
Şehzadeliği döneminde Trabzon’da bulunan I. Selim, Şah İsmail’in faaliyetlerini yakından takip etmiştir. I. Selim, Doğu’da ortaya çıkan tehlikeyi babası II. Bayezit’e bildirmesine rağmen tedbir alınmamıştır. Safeviler fırsattan yararlanarak Anadolu üzerindeki propaganda faaliyetlerine hız vermişlerdir. Safeviler, 1511 yılında Şah İsmail’e bağlı olan Şahkulu öncülüğünde Anadolu’da büyük bir isyan çıkardılar. Antalya ile Bursa arasında yayılan Şahkulu İsyanı, Osmanlı kuvvetleri tarafından bastırılmıştır.
Şahkulu İsyanı’nın bastırılmasından sonra 1512’de yeniçerilerin desteğini alan I. Selim, babasını tahttan indirerek Osmanlı Devleti’nin başına geçmiştir. Devlet içinde gücünü artıran I. Selim, Anadolu ve İran coğrafyasında hâkimiyet kurmaya çalışmıştır. I. Selim 1514 yılında Safeviler üzerine sefere çıkmıştır. Doğu Seferi’nde I. Selim Dulkadiroğulları Beyliği’nden kendilerine katılmalarını istemiştir ancak Memlûklular’ın kışkırtmaları sonucunda Dulkadiroğulları Beyliği, Osmanlı Devleti’ne katılmamıştır. Osmanlı kuvvetleri ile Safevi kuvvetleri 1514 yılında Çaldıran mevkiinde karşılaştılar.
Çaldıran Muharebesi’nde Safeviler mağlup olmuştur. Şah İsmail yaralı olarak İran içlerine kaçmak zorunda kalmıştır. Safeviler’in Doğu Anadolu’daki varlığına son verilmiştir
I. Selim; Çaldıran Muharebesi dönüşünde, 1515 yılında, Turnadağ Muharebesi’ni yapmıştır. Maraş, Elbistan ve Malatya bölgelerinde yaşayan Dulkadiroğlulları Beyliği Turnadağ Muharebesi ile Osmanlılara katılmıştır. Beyliğin katılmasıyla Anadolu Türk siyasi birliği tamamlanmıştır. I. Selim’in Doğu Seferi sonunda Erbil, Musul ve Kerkük Osmanlı Devleti’ne bağlamıştır. Doğu Seferi ile İpek Yolu denetiminin bir kısmı Osmanlı Devleti’nin eline geçmiştir.
I. Selim Döneminde Osmanlı – Memluk İlişkileri
Memlûkler, halifenin ve kutsal yerlerin koruyuculuğunu yaptıkları için İslam dünyasının lideri durumunda bulunuyordu. Yıldırım Bayezit döneminden itibaren başlayan gelişmeler Osmanlı-Memlûk ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur.
İlişkilerdeki bozulmalar iki devlet arasında çekişmeye dönüşmüştür. Bu çekişmeler Fatih Dönemi’nde de devam etmiştir. İstanbul’un fethedilmesiyle birlikte Memlûkler, Osmanlı Devleti’ni kendilerine rakip olarak görmeye başlamışlardır. Fatih Sultan Mehmed’in Hicaz su yollarını onarma teklifinin reddedilmesi ilişkilerin bozulmasına neden olmuştur. Memlûklerin Dulkadiroğulları ve Ramazanoğulları Beyliklerini kışkırtması ve Cem Sultan’ı desteklemesi savaşı kaçınılmaz kılmıştır. Osmanlı Devleti ile Memlûk Devleti arasında 1485 yılında başlayan savaş 1491 yılında sona ermiştir. Tarafların birbirine üstünlük sağlayamaması nedeniyle taraflar arasında barış antlaşması imzalanmıştır.
I. Selim, Doğu’ya yaptığı sefer sırasında Dulkadiroğulları Beyliği’nden kendilerine katılmasını istemişti ancak Beylik, Memlûklerin kışkırtması sonucunda Osmanlı Devleti’ne katılmamıştı. Dulkadiroğulları Beyliği’nin alınması Osmanlı-Memlûk ilişkilerini yeniden bozmuştur.
Yavuz Sultan Selim, Memlûk Devleti ile Safevi Devleti arasında yapılan ittifaktan dolayı Mısır Seferi’ne çıkmıştır. 1516 yılında Mercidabık’ta yapılan muharebeyi Osmanlı Devleti kazanmıştır. Memlûk ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştır. Memlûk ordusunu takip eden Osmanlı ordusu Suriye ve Filistin’i aldıktan sonra Memlûk sorununu kesin olarak çözmek için Mısır’a hareket etmiştir. 1517 yılında Ridaniye’de yapılan muharebede Memlûk ordusu ikinci kez mağlup edilmiştir. Yavuz Sultan Selim Memlûklere son vermiştir.
Memlûk Devleti’nin sona ermesinin ardından Suriye, Filistin, Mısır ve Hicaz bölgesi Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine geçmiştir. Kutsal emanetler İstanbul’a getirilerek Topkapı Sarayı’ndaki Hırkayısaadet Dairesi’nde muhafaza edilmeye başlanmıştır. Memlûk Devleti koruması altında bulunan Abbasi Halifeliği de sona erdiğinden halifelik Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. Böylece İslam dünyasının liderliği de Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. Baharat Yolu, Mısır Seferi sonucunda Osmanlı Devleti’nin denetimine girmiştir.
Kanuni Dönemi’nden İtibaren Sınırların Genişlemesi Ve Devlet Teşkilatı
Yavuz Sultan Selim’in ölümünden sonra yerine oğlu I. Süleyman Osmanlı Devleti’nin başına geçmiştir. I.
Süleyman “Kanuni” olarak anılmıştır. Sultan Süleyman, devleti kırk altı yıl yöneterek en uzun süre tahtta kalan
Osmanlı padişahı olmuştur.
teşekkürler