KPSS Ortaöğretim 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti Konu Anlatımı

Karatay

KPSS 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti Konu Anlatımı, KPSS Ortaöğretim Tarih Konu Anlatımı, KPSS Konu Anlatımı, KPSS Ortaöğretim Konu Anlatımı, 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti Konu Anlatımı, 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti Konu Anlatımı

20. Yüzyıl Osmanlı Devleti

20. Yüzyılda Osmanlı Devletinin Genel Durumu

1876 yılında I. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle devletin yıkılması engellenmeye çalışılmış ancak beklenen gelişme sağlanamamış, 1878’de II Abdülhamit’in Mebusan Meclisi’ni kapatmasıyla yeniden monarşik döneme geçilmiştir.

II. Meşrutiyet Dönemi

II. Meşrutiyet’in İlan Edilmesinin Nedenleri

Alman gizli servisleri Reval Konferansı’nda alınan kararları İttihat ve Terakki üyelerine bildirmişler,  II.Abdülhamit’ in siyasetini yetersiz bulan genç subaylar, yurdun kurtuluşunun ancak yeniden meşruti rejime geçilmesiyle mümkün olacağını savunarak saraya başkaldırmışlardır.

İç Nedenler

– İttihat ve Terakkicilerin Rumeli’de ayaklanma hazırlığı yapması
– Osmanlı hanedanından başka birinin tahta geçeceği söylentileri
– Serez’den İstanbul’a bir ordunun yürüyeceği yönünde padişaha bir telgraf ulaştırılması
– Ordu ve halk arasında isyan belirtilerinin ortaya çıkması

Dış Nedenler

En önemli diş neden 1908 yılında İngiltere ve Rusya arasında yapilan Reval Konferansı’dır.

Bu konferansta,

– Ruslar Balkanlarda serbest birakılacak.
– İstanbul ve Boğazlar, Ruslara verilecek.
– Makedonya bölgesinde Islahat yapılacak.

şeklinde kararlar alınmıştır.

Böylece dönemin en güçlü devleti olan İngiltere, Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını onaylamış oluyordu.

II. Meşrutiyet’in İlanı (24 Temmuz 1908)

II. Abdülhamit, kapalı olan parlamentoyu yeniden açma kararı almıştır.
Mebus seçimlerinin yapılmasıyla Kanunuesasi yeniden yürürlüğe girmiştir.

II. Meşrutiyet’ in ilanı Sırasındaki Gelişmeler

– Girit, Osmanlı Devleti’nden ayrılarak Yunanistan’a bağlanmıştır.
– Bulgaristan bağımsızlığını ilan etmiştir.
– Avusturya, Berlin Antlaşması’ndan beri geçici süreyle elinde tuttuğu Bosna Hersek’i tamamen almıştır.

1909 Yılında Kanunuesasi’de Yapılan Değişiklikler

– Hükümet, Meclise karşı sorumlu tutulmuştur.
– Nazırlar (bakanlar), sadrazam (başbakan) tarafından belirlenecektir.
– Uluslararası antlaşmaların Meclis tarafından onaylanması kararı alınmıştır.
– Toplanma, dernek ve parti kurma hakkı ve hürriyetleri kabul edilmiştir.
– Sansür ve 113. maddedeki sürgün fıkrası kaldırılmıştır.
– Parlamentonun ancak kabinenin güvenoyu alması halinde feshedilebileceği belirtilmiştir.
– Yasa teklifi için gerekli olan padişah izni kaldırılmıştır.
– Türk tarihinde ilk kez çok partili hayata geçilmiştir.

31 Mart Ayaklanması(13 Nisan 1909)

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da meşruti yönetime son vermek amacıyla çıkarılan isyandır.

İstanbul’da denetimi elinden kaçıran ittihat ve Terakki Partisi, asıl güç merkezi olan Selanik’teki 3. Ordu’yu harekete geçirmiş, böylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kurulmuştur.

Ayaklanmacılar 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan gece İstanbul’a girmeye başlayan Hareket Ordusuna başarısız bir direnişten sonra teslim olmuşlardır.

İsyanın bastırılmasının ardından İttihat ve Terakki Partisinin yönetimdeki etkinliği artmıştır. Hareket Ordusunun isyanı bastırması, ordunun yeniliklerden yana olduğunu göstermektedir.

Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edilmiş ve ayaklanmacıların önderleri Divanıharpte yargılanarak ölüm cezasına çarptırılmışlardır.

Ayaklanmanın ardından II. Abdülhamit tahttan indirilerek yerine Mehmet Reşat (V. Mehmet) getirilmiştir.

Osmanlı Devleti’nin Son Dönem Askeri Olayları

Trablusgarp Savaşı

Nedenleri

– 1870’lerde siyasi birliğini tamamlayan İtalya’nın Avrupalı devletlere göre ekonomisinin daha zayıf olması ve gelişen sanayisi için ham madde araması
– İtalya’nın ekonomisini güçlendirmek için güçsüz devletlerin topraklarından yararlanmayı istemesi
– İtalyanların, Trablusgarp ve Bingaziyi almayı siyasi, tarihî ve ekonomik bir sebep olarak görmesi
– Trablusgarp’ın coğrafi konum olarak İtalya’ya yakın bir bölgede olması
– Bölgenin Osmanlı Devleti tarafından savunulması zor bir noktada olması

İtalya; İngiltere, Fransa ve Rusya’nın onayını aldıktan sonra Osmanll Devletine bir nota göndererek bölgeyi boşaltmasını istemiş, bu isteği reddedilince savaş ilan etmiştir.

Osmanlı Devleti bölgeye denizden ve karadan asker gönderememiştir. Donanma Haliç’te demirliydi ve kara
yolu ile de asker yollanamıyordu. Çünkü, Mısır İngiliz işgali altındaydı.

İtalya kısa sürede Trablusgarp, Bingazi ve Derne’yi işgal etmiştir.

Osmanlı Devleti’nin genç vatansever subayları (Mustafa Kemal, Enver Bey…) kıyafetlerini ve kimliklerini değiştirerek Misir ve Tunus üzerinden gizlice Trablusgarp’a geçmiştir. Bunun üzerine İtalyanlar, Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için Oniki adayı işgal etmiştir.

Derne ve Tobruk’ta vatansever subaylar önemli başarılar elde ettilerse de Karadağ’ın Balkanlarda Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesiyle iki cephede birden savaşamayacağını anlayan Osmanlı barışa razı olmuştur.

Osmanlı Devleti Trablusgarp’taki subaylarını geri çağırmış ve 15 Ekim 1912’de İsviçre’nin Lozan şehrinin Uşi (Ouchy) kasabasında barış antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır.

Uşi Antlaşması’na göre;

– Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki son toprak parçası olan Trablusgarp ve Bingazi, İtalya’ya verildi.
– Onikiada geçici olarak İtalya’nın koruyuculuğuna bırakıldı (Balkanlardaki durum kesinleşinceye kadar).
– Trablusgarp’ta yaşayan Müslümanlar halifelik makamına bağlı kalacaklardı.

Osmanlı Devleti, Uşi Antlaşması ile Kuzey Afrika’daki son toprak parçasinı da kaybedince, üç kıtada toprağı olma özelliğini de yitirmiştir.

Mustafa Kemal’in Derne ve Tobruk’taki faaliyetleri sömürgeciliğe karşı verdiği ilk mücadelesidir.

Balkan Savaşları

Trablusgarp Savaşı devam ederken Rusya, Osmanlı, Devleti’nin Balkanlardaki topraklarını Sırbistan ve Bulgaristan arasında paylaştırmıştır. Karadağ ve Yunanistan’ın da katılmasıyla Balkan Birliği oluşturulmuştur.

Bu devletler, Osmanlı Devleti’nin Makedonya’da ıslahat yapmasını istemişler, istekleri reddedilince de 8 Ekim 1912’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmişlerdir.

I. Balkan Savaşı

Nedenleri

– Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti’ni bölgeden atma isteği
– Rusya’nın Panslavizm politikası çerçevesinde
– Balkan devletlerini kışkırtması
– Milliyetçilik akımının etkileri
– İngiltere’nin, Osmanlı Devleti’ne karşı olumlu olan tutumunu değiştirmesi

Savaşın Başlaması

Savaş, Karadağlıların Yenipazar’a saldırısı ile başlamıştır.
Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan’ın da savaşa dâhil olmasıyla Osmanlı Devleti’nin savaş alanı genişlemiştir.
Avrupalı devletlerin aracılığıyla 30 Mayıs 1913’te Londra Antlaşması imzalanmıştır.

Londra Antlaşması (30 Mayis 1913)

– Osmanlı Devleti’nin batı sınırı Midye – Enez hattı olarak belirlenmiştir.
– Ege Adaları’nın durumu Avrupalı devletlerin alacağı karara bırakılmıştır.
– Gelibolu Yarımadası dışındaki tüm Trakya, Edirne de dâhil olmak üzere Bulgaristan’a bırakılmıştır.
– Kuzey ve Orta Makedonya Sırbistan’a bırakılmıştır.
– Güney Makedonya ve Girit Yunanistan’a bırakılmıştır.

l. Balkan Savaşı’nın Sonuçları

Osmanlı Devleti Balkanlardaki topraklarını kaybetmiş ve Midye – Enez Hattı’nın doğusuna çekilmiştir.
Ege Denizi’ne açılan Bulgaristan büyük bir devlet hâline gelmiştir.
Mustafa Kemal’in ordunun  siyasete karışmaması gerektiğine dair görüşünün doğruluğu ortaya çıkmıştır.
Osmanlıcılık fikir yerini milliyetçilik akımına bırakmıştır.

II. Balkan Savaşı

Nedenleri

Bulgaristan’ın I. Balkan Savaşı sonunda fazla toprak elde etmesi
Balkan devletlerinin Bulgaristan’iın bu kadar güçlenmesinden rahatsız olması
Osmanlı Devleti, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya arasındaki mücadele sırasında fırsatı değerlendirip Edirne ve Kırklareli’yi geri almıştır.
I. Balkan Savaşı’nda yer almamasına rağmen, Bulgarlardan pay almak isteyen Romanya da II. Balkan Savaşı’na katılmıştır.

Bulgaristan’ın yenilgisiyle savaş sona ermiş ve çeşitli antlaşmalar imzalanmıştır.

Balkan Savaşı Sonunda imzalanan Antlaşmalar

Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913)

Bulgaristan ve Balkan devletleri arasında yapılmıştır.

İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)

Bulgaristan ve Osmanlı Devleti arasında yapılan bu antlaşmaya göre;

Edirne, Kırklareli ve Dimetoka Osmanlı Devletine bırakılmıştır.
Dedeağaç ve Kavala Bulgaristan’a verilmiştir.
Meriç Irmağı iki devlet arasında sınır kabul edilmiştir.
Bulgaristan’daki Türklerin, Bulgarlarla eşit haklara sahip olacağı kabul edilmiştir.
Türkler Bulgaristan’da azınlık statüsüne kavuşmuşlardır.

Atina Antlaşması (14 Kasım 1913)

Yunanistan ve Osmanlı Devleti arasında imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya göre
Yanya, Selanik ve Girit Yunanistan’a bırakılmıştır.
Yunanistan’da kalan Türklerin haklarının güvence altına alınmasına karar verilmiştir.

Balkan Savaş’larının Değerlendirilmesi

– Batı Trakya, Makedonya, Arnavutluk ve Ege Adaları (Bozcaada ve Gökçeada hariç) Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmıştır.
– Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki varlığı, Doğu Trakya ile sınırlı kalmıştır.
– Batı Trakya Türkleri (Gümülcine, Dedeağaç, İskeçe, Kavala, Yanya, Serez, İşkodra) sorunu bu dönemde ortaya çıkmıştır.
– Osmanlı Devleti’nin kendinden ayrılan küçük devletlerle dahi başa çıkamayacak kadar güçsüz olduğu anlaşılmıştır.
– İttihat ve Terakki, yönetimi ele geçirmiş ve orduda Islahatlara başlamıştır.
– Almanya’dan getirilen subaylarla Osmanlı ordusunun yapılandırılmasına gidilmiştir.
– Meriç Nehri sınır olarak kabul edilmiş ve yaklaşık olarak bugünkü Batı sınırı belirlenmiştir.
– Bloklaşmaların yaşanması I. Dünya Savaşina zemin hazırlamıştır.

I. Dünya Savaşı

Savaşın Nedenleri

– Fransız İhtilali sonucunda ortaya çıkan milliyetçilik akımının etkisi
– Almanya ve İngiltere arasında ekonomik rekabetin artması
– Sanayi İnkılabı sonucu malların seri ve ucuz üretilmesi, iç piyasada tüketilmeyen mallar için pazar ve üretimin devamı için ham madde arayışlarının artması
– Fransa’nın Alsace – Lorraine’i Almanya’dan geri almaya çalışması
– Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun, Rusya’nın Panslavizm politikasını hem kendi birliği için hem de – Balkanlardaki nüfus mücadelesi açısından önemli bir tehdit olarak görmesi
– Ülkeler arası alanda silahlanma ve bloklaşmaların yaşanması
– Rusya’nın, Uzak Doğu politikasının Japonya tarafından engellenmesi ve Rusya’nın savaş öncesinde bu politikaya tekrar yönelmiş olması
– Almanya ve İtalya’nın, Avrupa’da güçler dengesini bozan politikalar izlemesi
– Japonya’nın Asya’da yayılma amacı taşıması

Osmanlı Devlet’inin Savaşa Girmesi

– Osmanlı Devleti başlangıçta tarafsız kalmıştır. Çünkü Trablusgarp ve Balkan savaşlarının yaraları henüz sarılmamıştı.
– Ayrıca İngiltere, Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesini istemiyordu. Çünkü İngiltere, Uzak Doğu’yla olan
bağlantısını güvenlik altında tutmayı istemekte ve yeni cephelerin açılmasını çıkarlarına uygun bulmamaktaydı.
– Ancak Enver, Talat ve Sait paşaların oldubittisiyle Osmanlı Devleti bir anda kendini savaşın içinde bulmuştur.
– Akdeniz sularında İngilizlerden kaçan Goeben ve Breslav adlı iki Alman savaş gemisi Çanakkale Boğazı’nı geçip Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır.
– Osmanlı Devleti bu gemilere Türk bayrağı çekerek Almanya’dan satın aldığını bildirmiş ve isimlerini Yavuz ve Midilli olarak değiştirmiştir.
– Yavuz ve Midilli, Rusya’nın Karadeniz’deki Sivastopol ve Odessa limanlarını topa tutmuştur. Bu olay karşısında – Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir.

Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni Yanında Görmek istemesinin Nedenleri
– Osmanlı Devleti’nin stratejik konumundan faydalanıp İngitere’nin Uzak Doğu’ya giden sömürge
yollarını elde tutmak ve Boğazları korumak Osmanlı Devleti sayesinde açılacak yeni cephelerle rahatlamak
– Padişahın halifelik gücünden yararlanmak
– Musul ve Kerkük petrollerinden faydalanmak
– Osmanlı Devleti’ndeki insan gücünden yararlanmak

Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın Yanında Savaşa Girmek istemesinin Nedenleri
– Balkan topraklarını ve Kuzey Afrika’daki kayıplarını geri almak
– Kapitülasyon ve borçlardan kurtulmak
– Yunanistan’dan Ege adalarını geri almak
– Orta Asya’daki Türklerle birleşip Turancılık idealini gerçekleştirmek
– İttihat ve Terakkicilerin Alman hayranlığı ve Almanya’nın savaşı kazanacağına kesin gözüyle bakılması

Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler

Taarruz Cepheleri: Kafkas (Doğu) – Kanal (Süveyş – Başarısız olduk)

Savunma Cepheleri: Çanakkale – Irak – Suriye – Filistin – Hicaz – Yemen

Yardım Cepheleri: Galiçya (Avusturya-Macaristan) – Makedonya (Bulgaristan) – Romanya (Bulgaristan)

Taarruz Cepheleri

Kafkas (Doğu) Cephesi

– İlk açılan cephedir.
– Almanların isteği ile açıldı.
– İttihatçıların, Turancılık düşüncesi hakimdi.
– Kars, Ardahan ve Batum’u geri alma düşüncesi vardı.
– Enver Paşa idaresinde ki 90.000 asker donarak şehit oldu. (Sarıkamış)
– Rus ordusu Van, Erzurum, Erzincan, Bitlis, Muş ve Trabzon’u ele geçirdi.
– M. Kemal, Çanakkale cephesinden sonra hemen buraya geldi. Çapakçur Savaşı ile Muş ve Bitlis’i geri aldı.

Kanal Cephesi (Mısır – Süveyş)

– Bahriye Nazırı Cemal Paşa komutasındadır.
– Mısır’ı geri alma düşüncesi vardır.
– Ümmetçilik düşünce akımı burada son bulmuştur.
– Mısır Valisi Mac-Mahon ve Mekke Emiri Şerif Hüseyin İngilizlerle anlaştı.

Savunma Cepheleri

Çanakkale Cephesi

– İlk kapanan cephedir.
– İtilaf devletlerinin Osmanlı’yı savaş dışı bırakma düşüncesi vardır.
– İtilaf devletlerinin boğazları alıp Rusya’ya yardım gönderme isteği vardır.
– Çanakkale deniz ve kara savaşlarına şahit olmuştur.

Kara savaşında ise Albay M. Kemal vardır. (19. Tümen Komutanı Miralay). Savaşın kara kısmında Anafartalar, Conkbayırı, Arıburnu, Seddülbahir, Kilitbahir, Kireçtepe’de zaferler alınmıştır.

– Bulgaristan, savaşa bu zaferden sonra girmiştir.
– Milli mücadele ruhu doğmuştur.
– Savaşı 2 yıl uzatmıştır.

Çok sayıda subay ve yedek subay şehit olmuştur. Bu durum Cumhuriyet’in ilk yıllarında eğitilmiş insan açığı oluşturmuştur.

Irak Cephesi

– Kut-el Amare bu cephededir.
– İngilizler, Ruslara kafkaslardan yardım etmeyi planlamıştır.

Suriye – Filistin Cephesi
– Kanal Cephesi’nin devamı kabul edilir.
– Yıldırım Orduları 7. Ordu Komutanı M. Kemal, İngilizleri Halep’in kuzeyinde durdurdu. Bu durum Misak-ı Milli’nin Suriye sınırına etki etti.
– Savaşılan son cephedir.

Hicaz – Yemen Cephesi
– Kutsal yerleri korumak için İngilizlere karşı mücadele edilmiştir.
– Hicaz Emiri Şerif Hüseyin düşmanla iş birliği yapmıştır.
– Bu cephe I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar açık kalmıştır.

ABD’nin Savaşa Girmesi

Savaşın ilk yıllarında tarafsızlığını ilan eden ABD, itilaf Devletleri’yle yaptığı silah ve cephane ticareti
sonucu tarafsızlığını bozmuştur.

Almanya, ABD’den silah ve cephane satışını durdurmasını istemiş ve bu talebi ciddiye alınmayınca Atlas Okyanusu’nda ABD gemilerini batırmıştır.

ABD’nin savaşa girmesi ile savaşın kaderi değişmiştir. Amerikan kuvvetleri, itilaf Devletleri ile birleşince
Almanların batı cephesi çökmüştür.

ABD’nin savaşa dâhil olması Almanya’yı zor durum da bırakmış, savaşın kısa sürede bitmesine neden
olmuş, bu da I. Dünya Savaşı’nı İtilaf Grubu’nun kazanmasını sağlamıştır

Wilson İlkeleri

– ABD Başkanı Wilson yayınladı.
– Her millet kendi geleceğini kendi belirleyecek (Self Determination) yani; Toprak alma ve savaş tazminatı ve – sömürgecilik olmayacak. (Buna karşın başka isimler altında bu durumlar devam etti; Savaş tazminatı: Onarım – Bedeli, Sömürgecilik: Manda ve Himaye oldu)
– Gizli antlaşmalar ve silahlanma olmayacak.
– Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) kurulacak.
– Boğazlar, bütün ticaret gemilerine açık kalacak. (12. madde)
– Osmanlı içindeki azınlıklar kendi geleceklerine kendileri karar verecek. Ermeniler, Rumlar ve Araplar devlet kurma hazırlıklarına başladı.
– Polonya kurulacak.
– İtalya sınırları uluslararası esasa göre düzenlenecek.

I. Dünya Savaşı Sırasında İmzalanan Gizli Antlaşmalar

İstanbul (Boğazlar) Antlaşması (1915)

– İngiltere – Rusya ve Fransa arasındadır.
– Boğazlar ve İstanbul, Rusya’ya bırakılmıştır.
– Rusya’da, İngiltere ve Fransa’nın Anadolu ve Orta Doğu’da ki çıkarlarını kabul etti.

Londra Antlaşması (26 Nisan 1915)

– İngiltere – Fransa – Rusya ve İtalya arasındadır.
– Antalya, 12 ada ve Trablusgarp, İtalya’ya verildi.
– Bu antlaşma ile İtalya İtilaf Bloğuna girdi.

Sykes-Picot Antlaşması (26 Nisan 1916)

– İngiltere – Fransa arasında yapılmıştır. (Sonradan Rusya’da katıldı)
– İngiltere => Hafya, Akka ve Irak bölgesini,
– Fransa => Çukurova, Suriye, Lübnan, Musul, Kerkük ve Elazığ bölgesini alacaktı.

Mac-Mahon Antlaşması (1916)

– Mısır Valisi Mac-Mahon ve Hicaz Emiri Şerif Hüseyin arasındadır.
– İngilizler, Orta Doğu petrollerinin tek bir siyasi gücün elinde olmasını istedi. Günümüz Orta Doğu sorunu başladı!

Mondros Ateşkes Antlaşması

– Osmanlı Devleti adına Ahmet İzzet Paşa Hükümeti Heyeti: Rauf Orbay, Reşat Hikmet, Sadullah Bey imzaladılar.
– İtilaf devletleri adına İngiliz Amiral Calthorpe ile imzaladı.
– Dönemin padişahı, VI. Mehmet Vahdettin’dir.
– İttihatçiler Sadrazam Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa ülkeden kaçtılar!
– Yeni hükümeti Ahmet İzzet Paşa kurdu.
– Mondros’un imzalanması sırasında M. Kemal Suriye’de Yıldırım Orduları Grup Komutanıydı.
– Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda Agamemnon Zırhlı Gemisi’nde imzalandı.

7 ve 24. maddeler çok önemlidir;

7. Madde: Osmanlı’da tehlikede görülen yerler işgal edilecek.

24. Madde: Vilayet-i Sitte Bitlis, Elazığ, Diyarbakır, Erzurum, Van, Sivas (BEDEVS) işgal edilecek. (Amaç Ermeni devleti kurma)

Osmanlı fiilen sona erdi!
Tevfik Paşa Hükümeti kuruldu. Bu hükümette yıkıldı ardından Damat Ferit Paşa hükümeti geldi (İngiliz yanlısı)

Paris Barış Konferansı

– Konferansın yapılma sebebi yapılacak barış antlaşmalarının esaslarını tespit etmektir.
– İngiltere – Fransa – Japonya ve Yunanistan konferansın baskın devletleridir. Bu konferansta istediğini alamayan itilaf devletleri İtalya ve ABD’dir.
– Cemiyet-i Akvam kuruldu.
– İtalyanlara verilecek topraklar, Yunanlara verildi. (Güçlü bir İtalya’nın oluşmasını istemiyorlardı. Bu durum itilaf devletleri arasındaki ilk görüş ayrılığıdır!)
– Yunan Başbakanı Venizelos ve Ermeni Patriği Zaven Efendi sunduğu sahte belgelerle Doğu Anadolu’da ABD mandasında bir Ermeni Devleti kurulması kararı aldırdı. (Hrisantos Raporu)
– Hrisantos Raporu karşısında ABD’li General Harbord başkanlığında bir heyet Doğu Anadolu’ya gönderildi. Bu bölgede hiçbir yerde Ermenilerin çoğunlukta olmadığı ortaya çıktı.
– Boğazlar uluslararası bir komisyona, Antep, Urfa, Maraş Fransa’ya bırakıldı.
– Manda ve himaye fikri ilk kez burada ortaya çıktı!

İzmir’in İşgal

Osmanlı Devleti’nin, I. Dünya Savaşı ‘ndan yenilgiyle çıkması üzerine Yunanlar; Batı Anadolu ve Trakya’yı
topraklarına katmak ve Doğu Karadeniz’de Pontus Rum Devleti’ni kurmak için harekete geçmiştir.

– Paris Konferansı’nda İzmir’in Yunanlara verileceği fikri gündeme gelince İzmir halkı, işgali önlemek için
örgütlenmeye başlamıştır.
– İşgallere karşı İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti oluşturulmuştur.
– Türk subay ve erlerine İzmir’in işgaline karşı koymamaları emri verilmiştir. İzmirli Rumlar, Yunan askerlerini sevinç gösterileriyle karşılamıştır.
– Bu duruma dayanamayan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) gazetesi yazarı Hasan Tahsin, (Osman Nevres) İzmir’de Yunanlara karşı ilk kurşunu atmıştır. Bunun üzerine kışla ateşe tutulmuş, hükümet konağı basılmış, pek çok subay ve asker şehit edilmiştir.
– İzmir’in işgalini protesto için memleketin pek çok yerinde mitingler yapılmış ve bildiriler yayımlanmıştır.
– İzmir’in işgalini kınamak için İstanbul’da toplantı ve mitingler düzenlenmiştir.
– İzmir’in işgali, Anadolu halkında uyanışa ortam hazırlamıştır.
– İşgal güçleri, yasaklamalarına rağmen yurdun çeşitli bölgelerinde yapılan mitingler ve yayımlanan bildirilerle milli bilincin oluşmasına engel olamamışlardır.
– Halkın galeyana gelmesini önlemek için Amerikalı Amiral Bristol tarafından hazırlanan raporda, böl-
genin Türklere ait olduğu belirtilmiştir.
– İzmir’in işgaliyle birlikte Yunan zulmünün her yerde duyurulması üzerine Avrupa kamuoyunda Türkler lehine bir akım uyanmıştır.
– Bu akımın yayılmasını önlemek için Amerikalı Amiral Bristolun başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir komisyon, bölgede yaptığı inceleme sonucunda bir rapor hazırlamıştır.

Rapora göre;
– Bölgede yapıldığı iddia edilen Rum katliamı gerçek değildir.
– Bölgede yaşayan Hristiyanların güvenliği tehlikede değildir.
– İzmir’de Türk ordusu tarafından kesin olarak bir direniş görülmemiş, yalnızca bazı Türklerin ateşi ile karşılaşılmıştır.
– Amiral Bristol Raporunda bölgede Türk nüfusunun fazla olduğu belirtilerek, katliamların sorumlusu olarak Yunanistan gösterilmiştir.

Amiral Bristrol Raporu

İzmir’in işgaliyle birlikte Yunan zulmünün her yerde duyurulması üzerine Avrupa kamuoyunda Türkler
lehine bir akım uyanmıştır. Bu akımın yayılmasını önlemek için Amerikalı Amiral Bristolun başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir komisyon, bölgede yaptığı inceleme sonucunda bir rapor hazırlamıştır.

Rapora göre;
– Bölgede yapıldığı iddia edilen Rum katliamı gerçek değildir.
– Bölgede yaşayan Hristiyanların güvenliği tehlikede değildir.
– İzmir’de Türk ordusu tarafından kesin olarak bir direnişi görülmemiş, yalnızca bazı Türklerin ateşi ile karşılaşılmıştır.

Amiral Bristol Raporunda bölgede Türk nüfusunun fazla olduğu belirtilerek, katliamların sorumlusu olarak Yunanistan gösterilmiştir.

Cemiyetler ve Kuvayı Milliye

Yararlı Cemiyetler (Milli Cemiyetler)

Trakya Paşaeli: Trakya bölgesinin Yunanlara verilmesini önlemek için kurulmuş, bölgesel kongreler düzenlemiştir.

İzmir Müdafaa-i Hukuk: İzmir ve Batı Anadolu’nun Yunanlara verilmesine önleme
istemişlerdir

Reddi İlhak: İzmir ve çevresini Yunan işgalinden kurtarmak için kurulmuş, Batı Anadolu’daki mücadeleyi örgütlemiştir.

Trabzon Muhafaza-i Hukuk: Karadeniz’de Pontus Devleti’nin kurulmasını ve Rum çetelerinin bölgedeki taşkınlıklarını önlemek için kurulmuştur.

Kars İslam Şurası: 5 Kasım 1918’de kurulmuştur. Merkezi Kars’tır. Ermenilere karşı mücadele etmiştir. Erzurum Kongresi’ne temsilci göndermiştir.

Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk: Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesine önlemek için kurulmuştur. Erzurum Kongresi’nin toplanmasını sağlamıştır.

Kilikyalılar: Fransızların ve Ermenilerin Çukurova Bölgesindeki işgallerine karşı mücadele etmek
için kurulmuştur.

Vahdet-i Milliye Cemiyeti: Milli cemiyetleri birleştirmeyi amaçlamıştır.

Milli Müdafaa Cemiyeti: Anadolu halkına silah sağlayan cemiyettir.

Milli Karakol Cemiyeti: İstanbul’dan Anadolu halkına sevkiyat işlerini yürütmüştür. Kurulması için yasal izni yoktur.

Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti: Merkezi Sivas olan bu cemiyet, 5 Kasım 1919’da Mustafa Kemal’in isteğiyle kurulmuştur.

Menteşeliler Cemiyeti: Muğla’da kurulan bu cemiyet, Milli Mücadele’yi desteklemiştir.

Milli Kongre Cemiyeti: 29 Kasım 1918’de İstanbul merkezli kurulmuştur. Milli Mücadele olayı bütün olarak değerlendirilmiştir. Milli Mücadele’nin haklılığını dünyaya duyurmak için basın kullanılmıştır. Arapça, Fransızca ve İngilizce yayınlar hazırlamıştır. Kuvayımilliye sözü ilk kez bu cemiyetin kurucularından olan Dr. Esat Işık’ın raporlarında kullanılmıştır. Milli Mücadele’nin zeminini oluşturmuştur.

Azınlıkların Kurduğu Zararlı Cemiyetler

Pontus Rum Cemiyeti: Samsun merkezli bu cemiyet, özellikle Doğu Karadeniz’de Rum devletini yeniden
kurmak istemiştir.

Ermeni Hınçak ve Taşnak Cemiyetleri: Doğu Anadolu ve Çukurova’da bağımsız bir Ermeni devleti
kurmak için kurulmuştur.

Etnik-i Eterya ve Mavri Mira: Bizans’ı canlandırıp Büyük Yunanistan’ı kurmak için Trakya ve Batı Anadolu’yu
Yunanistan’a katmak istemişlerdir.

Musevi Cemiyeti: Osmanlı Devleti içinde yaşayan Yahudilerin haklarını koruyarak ileride İsrail Devleti’ni kurmayı amaçlamıştır.

Milli Varlığa Zararlı Cemiyetler

İngiliz Muhipleri Cemiyeti:

Cemiyeti kuranlar Osmanlının İngiltere’nin himayesine girerek varlığını devam ettirebileceğini düşünmüş ve bu yüzden Millî Mücadele’ye karşı olmuşlardır. Sadrazam Damat Ferit Paşa tarafından desteklenen bu cemiyet, işgalcilerle iş birliği içinde olmuştur.

Wilson Prensipleri Cemiyeti:

Osmanlının işgallere karşı durabilmesinin ve varlığını devam ettirebilmesinin Amerikan mandasına girerek gerçekleşebileceğine inanmışlardır. Halide Edip, Yunus Nadi, Refik Halit gibi bazı cemiyet üyesi aydınlar daha sonra Millî Mücadele’ye katılmışlardır.

Sulh ve Selamet-i Osmaniye:

Osmanlı Devleti’nin kurtuluşunu padişah ve halifenin emirlerine bağlı kalmakla gerçekleşebileceğini savunmuşlar,
bu yüzden Millî Mücadele hareketine karşı olmuşlardır.

Hürriyet ve İtilaf Fırkası:

Osmanlı Döneminde İttihat ve Terakki Cemiyetine muhalif olarak kurulan bir cemiyettir. Ancak Millî Mücadele hareketini de İttihatçı bir hareket olarak gördükleri için engellemeye çalışmış, bazı ayaklanmaların çıkmasında rol oynamıştır.

Teali İslam Cemiyeti:

İstanbul’da bazı müderrislerin (medrese hocası) önderliğinde kurulmuştur. Kurtuluşu hilafetin ve saltanatın devam ettirilmesinde görmüş, bu yüzden halifeliğin ve saltanatın güçlendirilmesini amaçlamışlardır. Millî Mücadele hareketine karşı çıkan bu cemiyet, İngiltere tarafından desteklenmiştir.

Kürt Teâl-i Cemiyeti:

İngilizlerin desteğiyle kurulmuştur. Wilson İlkeleri’ne dayanarak doğu illerinde bağımsız bir Kürt devleti kurmayı amaçlamıştır.

Millî (Yararlı) Cemiyetlerin Özellikleri

– Kendi bölgelerini savunmak için kurulmuşlardır.
– Bağımsızlık, vatanseverlik ve milliyetçilik duygusu hâkimdir.
– Genellikle basın yayın, miting, toplantı gibi yöntemlerle mücadele etmişlerdir.
– Azınlıkların zararlı faaliyetlerini ve işgalleri önlemeye çalışmışlardır.
– Sivas Kongresi’nde “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirilmişlerdir.

Azınlıkların Kurduğu Cemiyetlerin Özellikleri

– Millî Mücadele’yi önlemeye çalışmışlardır.
– Bağımsız devlet kurmayı amaçlamışlardır.
– Bulundukları bölgelerdeki Türklere sürekli saldırarak onları göçe zorlayıp nüfus üstünlüğünü sağlamaya çalışmışlardır. Çünkü Wilson İlkeleri gereği çoğunlukta oldukları yerlerde devletlerini kurabileceklerdi.
– Anadolu’nun farklı yerlerinde güvenliği bozarak Mondros’un 7. maddesinin uygulanması için ortam hazırlayarak işgalci devletlerden yardım ve destek almışlardır.
– Millî Varlığa Düşman Cemiyetlerin Özellikleri
– Tam bağımsızlık yerine manda ve himayeyi savundular.
– Saltanat ve halifelik makamlarının devamını istemişlerdir.
– Anadolu’da yürütülen Millî Mücadele’ye karşı olmuşlardır.

KPSS Ortaöğretim Tarih Konuları için tıklayınız.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

BİR YORUM YAZIN

Soru: 4 + 4 kaçtır?


Basari Sıralamaları