KPSS Ortaöğretim Osmanlı Devleti Kültür ve Medeniyet Konu Anlatımı
KPSS 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti Konu Anlatımı, KPSS Ortaöğretim Tarih Konu Anlatımı, KPSS Konu Anlatımı, KPSS Ortaöğretim Konu Anlatımı, 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti Konu Anlatımı, 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti Konu Anlatımı
Osmanlı Devleti Kültür ve Medeniyet
- Osmanlı Devleti’nde Devlet Anlayışı
- Osmanlı Devleti’nde Hukuk
- Askeri Teşkilat
- Osmanlı Devleti’nde Toprak Sistemi
- Osmanlı Devleti’nde İktisadi Hayat
- Osmanlı Devleti’nde Eğitim ve Öğretim
Osmanlı Devleti’nde Devlet Anlayışı
Asya Hun Devleti zamanında başlayan Türk devlet geleneği, Türk – İslam devletlerinde gelişerek devam etmiş ve Osmanlı Devleti zamanına kadar gelmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi’nde uç beyliği olan, Söğüt ve Domaniç yöresine yerleşerek beylik kuran Osmanlılar, kısa süre içinde Anadolu sınırlarını aşmış, Avrupa’da da egemenlik kurarak güçlü bir devlet konumuna gelmiştir.
Geniş bir coğrafyaya hâkim olan Osmanlı Devleti bünyesinde barındırdığı milletleri irk, dil, din ayrımı
gözetmeksizin yüzyıllarca başarıyla yönetmiştir.
Osmanlı Devleti’nde devlet anlayışının oluşmasında;
– Eski Türk gelenekleri,
– İslam hukuku.
– Hâkim olunan bölgelerdeki yönetim anlayışları etkili olmuştur.
Osmanlı Devleti’nde hükümdar ülkenin mutlak hâkimi olarak görülmüş, her türlü kuvvet ve kudret padişaha ait sayılmıştır. Devlet yönetiminin başı olan padişah, sahip olduğu egemenlik hakkını ve otoritesini keyfi olarak değil, adalet ile İslam dini kurallarına ve Türk töresine uygun olarak kullanmıştır.
Osmanlı devlet anlayışında zamanla değişiklikler görülmüştür.
Bu değişikliklerle;
– 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermant ile kanun üstünlüğü ilkesi kabul edilmiştir.
– 1876 yılında Kanunuesasi (anayasa) ilan edilerek Mebusan Meclisi açılmış ve halk devlet yönetimine katılmıştır.
Hükümdar (Padişah)
Osmanlıda devlete Devlet-i Aliyye, Devlet-i Muazzama adları verilmiştir. Osmanlıda başkente Payitaht denilmiştir.
Hükümdarlık Unvanları
Kuruluş Döneminde; Bey, Han, Hüdavendigar, Sultan, Hakan, Hükümdar, Kağan
İstanbul’un Fethinden Sonra; İmparator, Kayser-i Rum, Padişah-ı Cihan, Zatı Şahane, Padişah-ı Alemi Penah, Melikül Güzat
Mısır’ın Fethinden Sonra; Halife, Emir-ül Mümin, Hadimül Harameyn, Halifet-ül Müslim, Zillullah-i fil Arz
Hükümdarlık Sembolleri
Hutbe, sikke, Davul (Nevbet), Sancak, Hilat, Çetr, Tuğ, Kılıç Alayı, Otağ, Taht (Bunlar Osmanlı’dan öncede vardı)
Türbe ziyareti, Tuğra, Biat, Cülus, Huzur-u Hümayun, Cuma Selamlığı, Saltanat vagonu (kayığı), Mühr-ü Hümayun, Hattı Hümayun, Bayram selamlığı, Fermanı Hümayun, Üniforma (Bunlar Osmanlı ile geldi)
Yargı Yetkileri
Müsadere Sistemi: Tanzimat’tan önce devlet yönetiminin uygun gördüğü hâllerde haksız kazanç sağlayan ya da elindeki yetkileri kötüye kullanan kişilerin mülklerine padişah adına el konulması usulüdür.
Kulluk Hakkı: Devşirme Sistemi içerisindeki kişiler zerinde padişahin öldürme hakkının bulunmasıdır.
Yürütme Yetkileri
Padişah yürütme gücünü Divanıhümayun ile birlikte kullanmıştır.
Yasama Yetkileri
Ferman: Padişahın yazılı buyruğudur.
Kanunname: Birçok konunun bir arada ele alındığı padişah belgesidir.
Adaletname: Halkın hakkinin yönetene karşı korunduğu padişah belgesidir.
Berat: Atama belgesidir.
Osmanlı Devleti’nde Veraset Sisteminin Gelişimi
“Ülke padişah ve çocuklarının malıdır.’ ” anlayışı kabul edilerek hem merkezi otoritenin güçlendirilmesi hem de taht kavgalarının azaltılması amaçlanmıştır.
“Ülke sadece padişahın malıdır. ” anlayışı kabul edilmiş ayrıca Kanunname-i ÂI-i Osman ile kardeş katli yasallaştırılarak merkeziyetçi bir yapı sağlanmıştır.
Ekber ve Erşed Sistemi kabul edilmiş, böylece tahta hanedanın en büyük ve olgun mensubunun geçmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
Osman Bey ve Orhan Bey Dönemleri: Geleneksel veraset sistemi yani “Ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır.”
anlayışı bulunmaktadır.
I. Murat Dönemi: “Ülke padişah ve çocuklarının malıdır.” anlayışı kabul edilerek hem merkezi otoritenin güçlendirilmesi hem de taht kavgalarının azaltılması amaçlanmıştır.
II. Mehmet (Fatih) Dönemi: “Ülke sadece padişahın malıdır.” anlayışı kabul edilmiş ayrıca Kanunname-i Al-i Osman ile kardeş katli yasallaştırılarak merkeziyetçi bir yapı sağlanmıştır.
I. Ahmet Dönemi: Ekber ve Erşed Sistemi kabul edilmiş, böylece tahta hanedanın en büyük ve olgun mensubunun geçmesi sağlanmaya çalışılmıştır
Merkezi Teşkilat
Padişah
Saray
Ebderun
Birun
Harem
Divanıhümayun
İstanbul’un Yönetimi
Sadrazam: İstanbul’un genel düzeninden sorumludur.
Yeniçeri Ağası: Şehrin güvenliğinden sorumludur.
Mimarbaşı: İstanbul’un imar işlerinden sorumludur.
Taht Kadısı: İstanbul’un adalet işlerinden sorumludur.
Şehremini: 1855′ ten itibaren bayındırlık ve belediye işlerinden sorumlu olmuştur.
Muhtesip: Esnafı denetleyerek pahalı ve sağlıksız ürün satışını engellemekle görevlidir.
Divanıhümayun
– Osmanlı Devleti’nin merkez teşkilatının en önemli organıdır. İlk kez Orhan kez Dönem’inde kurulmuştur.
– Divanihümayunda; siyasi, askeri, adli ve mali işler görüşülüp karara bağlanırdı.
– Bakanlar Kuruluna benzer özellik göstermekle beraber şikâyet ve davalara bakması özelliğiyle Bakanlar Kurulundan ayrılırdı.
– Alınan kararlarda son söz padişaha ait olduğu için divan “Danışma Kurulu” özelliğindedir.
– Divan teşkilatına, Fatih’ten itibaren veziriazamlar başkanlık etmeye başlamıştır. Kanuni
– Dönemi’nden itibaren “Kubbealt” denilen yerde toplanan Divanıhümayunu I. Mahmut kaldırmış ve “Nazırlık (Bakanlık) Sistemine” geçilmiştir.
– Divanda alınan kararlara hüküm adi verilirdi. Bu kararlar Mühimme Defterlerine kaydedilirdi.
Toplum Yapısı
Osmanlı Devleti’nde Yönetici Sınıf
Seyfiye Sınıfı: İdari ve askeri alanla ilgili görevlilerdir. Veziriazam, vezirler, kaptanıderya, yeniçeri ağası, beylerbeyi, sancak beyi.
İlmiye sınıfı (Ulema): Eğitim, din ve hukuk görevlileridir. Şeyhülislam, kazasker, müderris, kadı.
Kalemiye sınıfı: Bürokrasi ve diplomasi alanındaki görevlilerdir. Defterdar, nişancı, reisülküttap, katip.
Osmanlı Devleti’nde Yönetilen Sınıf (Reaya/Tebaa)
Defterdar, nişancı, reisülküttap, katip.
Taşra Teşkilatı
Osmanlı Devleti’nde eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar da köylere ayrılmıştır. En büyük idari birim eyalettir.
İdari Birim | Yönetim | Asayiş | Adalet |
Eyalet | Beylerbeyi | Subaşı | Kadı |
Sancak | Sancak Beyi | Subaşı | Kadı |
Kaza | Kadı | Subaşı | Kadı |
Köy | Köy Kehhüdası | Yiğtbaşı | Kadı Naibi(Vekili) |
Diğer Görevliler
Mühtesip: Çarşı ve pazar denetlemesini yapardı. Muhtesip, kadının da izni ile narh (fiyat) belirler ve esnafın belirlenen fiyat uymasını sağlardı.
Kapan Emini: Bir beldede üretilen malların toplandığı yerlere kapan denirdi. Kapan emini, hububat, sebze ve meyvelerden alınacak vergileri belirlerdi. Ürünlerin tartılması ve adaletli dağıtılması işlerini de yürütürdü.
Beytülmal Emini: Bir yerleşim yerinde kamu haklarını koruyan görevlidir.
Bac emini: Şehir ve kasabalarda ticaret ve sanat ile ilgili vergileri toplardı.
Osmanlı Devletinde Eyaletler
Merkeze Bağlı Eyaletler (Saliyanesiz/Yıllıksız):
Dirlik (Timar) Sistemi’nin uygulandığı eyaletlerdir. Bu eyaletlerin geliri bazı devlet memurlarının maaşlarının karşılanması ve asker yetiştirilmesi için ayrılmıştır. Saliyanesiz eyaletler; Rumeli, Anadolu, Budin, Bosna, Erzurum, Diyarbakır, Van, Karaman, Sivas, Musul’dur.
Özel Yönetimli Eyaletler (Saliyaneli/Yıllıklı):
Tımar Sistemi uygulanmaz, vergiler iltizam yoluyla mültezimler tarafından toplanır, vergi geliri her yıl yeniden düzenlenirdi. Yöneticileri saliyane adı verilen maaş alırlardı. Saliyaneli eyaletler, Mısır, Trablusgarp, Habeş, Yemen, Basra ve Cezayir’dir.
İmtiyazlı Eyaletler (Ayrıcalıklı):
İç işlerinde serbest, diş işlerinde Osmanlı Devleti’ne bağlı olan eyaletlerdir. Yöneticileri padişah tarafından onaylanırdı Yöneticilerine bey, han, şerif ve voyvoda denirdi Eflak, Boğdan, Kirim, Hicaz ve Erdel imtiyazlı eyaletlerdi.
Osmanlı Devleti’nde Sancak
Osmanlı Devleti’nde kazaların birleşmesiyle oluşan birimdir. En üst dereceli yöneticisi sancak beyidir. Sancaklarda güvenlik subaşı tarafından sağlanırdı.
Osmanlı Devleti’nde Kaza
Hem idari hem de adli birimdir. Kazaların başında kadı bulunurdu. Kadılar padişahın kazalardaki mutlak temsilcisi konumundaydı. Kazalarda güvenlik, subaşı tarafından sağlanırdı.
Osmanlı Devleti’nde Hukuk
Şer’i Hukuk :Müslümanlara uygulanırdı. Bütün davalara şer’i mahkemelerde bakılırdı. Gayrimüslimler kendi dinî kurumlarınca yargılanırdı.
Örfi Hukuk: Türk gelenek ve göreneklerinden oluşan kurallardı. Şer’i hukuka ters düşmezdi. Padişahın koyduğu kanunlar, fermanlar, örfi hukuki içerisinde yer alırdı.
Osmanlıda ilk kanunname Kanunnamei-i Ali Osman’dır.
• Osmanlıda kadılar, şer’i ve örfi davalara bakardı. Osmanlıda ilk kadı Dursun Fakih’dir.
• Osmanlı mahkemelerinde alınan kararlar Şeriyye Sicillerine kaydedilir.
• Divan-ı Hümayun’da adalet işlerini kazasker temsil eder.
Kadının Görevleri
▪ Kazaların belediye işlerini yürütmek
▪ Noterlik yapmak
▪ Dirlik sahiplerinin faaliyetlerinin hukuka uygunluğunu denetlemek
▪ Vakıfların denetimini yapmak
▪ Merkezin gönderdiği emirleri uygulamak ve halka duyurmak
▪ Miras paylaşımı, boşanma, evlenme, nikâh ve cinayet gibi konulara bakmak
▪ Esnaflar arasındaki anlaşmazlıkları çözmek
▪ Ürün fiyatlarının tespitinde etkili olmak
Derecelendirme
Taht Kadısı
↓
Mevleviyet Kadısı
↓
Kadı
↓
Kadı Naibi
Osmanlı’da Mahkemeler | |
Tanzimat Dönemi’nden Önce | Tanzimat Dönemi’nden Sonra |
Şer’i Mahkemeler: Müslümanlar arasındaki bütün davalara, gayrimüslimlerin sadece kamu hukuku alanındaki anlaşmazlıklara bakardı. Cemaat Mahkemeleri: Gayrimüslimlerin davalarına bakarlardı. Konsolosluk Mahkemeleri: Kapitülasyonlardan yararlanan yabancı devletlerin, kendi vatandaşları arasında çıkan anlaşmazlıklara bakardı. |
Şer’i Mahkemeler Cemaat Mahkemeleri Konsolosluk Mahkemeleri Nizamiye Mahkemeleri: Hukuk ve cinayet davalarıyla ticaret mahkemelerinin yetkileri dışında kalan davalara bakardı. Ticaret Mahkemeleri: Osmanlılar ile yabancı ülkelerin vatandaşları arasındaki anlaşmazlıkları çözmekle görevlidir |
Askeri Teşkilat
Kapıkulu Ocağı
Devletten maaş alan sürekli ordudur. Merkezde padişaha bağlı olarak bulunurdu. Önceleri Pençik, daha sonra Devşirme Sistemi’ne dayandırılmıştır. Kapıkulu piyadeleri ve kapıkulu süvarileri olarak ikiye ayrılırdı. Sistemin temeli I. Murat Dönemi’ nde atılmıştır. Askerlikleri müddetince evlenemezlerdi. Uç ayda bir ulufe denilen maaş alırlardı Yeni padişah tahta çıktığında cülus bahşişi alırlardı. Ordu sefere çıktığında sefer bahşişi alırlardı.
Pençik Sistemi:
Savaşta esir alınan Hristiyan çocuklarının beşte birinin devlet hizmetine alındığı sistemdir. Savaş esiri olarak alınan Hristiyan çocuklarına pençik oğlanı adı verilirdi. Türk köylülerinin yanına verilen bu çocuklar Türk ve İslam terbiyesini öğrendikten sonra Acemi Ocağına alınırdı.
Devşirme Sistemi:
Devletin asker ve idari hizmet görevlisi ihtiyacını karşılamak amacıyla uygulanan sistemdir. Devşirme olanlardan bir kısmı Enderuna gönderilerek devlet adamı ihtiyacı karşılanırdı. Diğer kısmi ise asker ihtiyacı için ayrılırdı.
Eyalet Askerleri
Osmanlı kara ordusunun en büyük bölümünü oluşturur. Eyaletlerde görev yapan bu ordunun askerlerine
Tımarlı Sipahi adı verilirdi. Tımarlı sipahiler, kendilerine dirlik olarak verilen toprağı işleyerek geçimlerini sağlar, buna karşılık askerlik hizmetini yerine getirirlerdi. Devletten maaş almazlar ve askerlik dışında çiftçilikle uğraşırlardı
Tımarlı sipahiler, savaş zamanında sancak beyinin emrinde toplanırlardı.
Donanma
İlk Osmanlı donanması Orhan Bey Dönemi’nde Karesi Beyliği’nin alınması ve Karamürsel’de ilk Osmanlı tersanesinin kurulmasıyla oluşturulmuştur. Yıldırım Bayezit Dönemi’nde Gelibolu’da büyük bir tersane inşa edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin en büyük tersanesi ise Haliç Tersanesi’dir.
Donanma komutanına kaptanıderya, donanma askerlerine de levent adı verilmiştir. Fatih Dönemi’nde Karadeniz, Kanuni Dönemi’nde ise Akdeniz Türk gölü hâline gelmiştir.
Osmanlı Devleti’nde Toprak Sistemi
Miri Arazinin Bölümleri
Dirlik Arazi
Mirî arazinin en önemli bölümü dirlik olarak ayrılmıştır. Bu araziyi ekip biçenler devlete ödemeleri gereken
vergiyi hükûmetin göstereceği memurlara ve sipahilere öderlerdi. Böylece devlet hazinesinden memur ve sipahi maaşları için para çıkmamış olurdu.
Dirlik arazi gelirine göre üçe ayrılmıştır.
Has: Yıllık geliri yüz bin akçeden fazla olan dirliklerdir. Bunlar padişahlara, sadrazama, vezirlere, şehzadelere, divan üyelerine, beylerbeylerine ve sancak beylerine verilirdi. Has sahipleri dirliklerinin beş bin akçesini kendilerine ayırırlar, geri kalan her beş bin akçe için atı, silahı olan ve savaşa hazır durumda bulunan cebelü (atl asker) beslerlerdi.
Zeamet: Yıllık geliri yirmi bin akçe ile yüz bin akçe arasında olan dirliklerdir, Zeamet orta derecedeki devlet memurlarına, hazine ve tımar defterdarlarına, alay beylerine, kale dizdarlarına ve divan kâtiplerine verilirdi.
Zeamet sahibi ilk beş bin akçe hariç sonraki her beş bin akçe için cebelü beslemek zorundaydı.
Tımar: Yıllık geliri üç bin akçe ile yirmi bin akçe arasında olan dirliklere tımar denirdi. Tımar sahipleri gelirlerinin üç bin akçesini kendi geçimlerine ayırırlardı. Buna kılıç tımarı denilmiştir. Geri kalan her üç bin akçe için bir cebelü beslenirdi.
Dirlik Sistemi’nin Yararları
– Hazineden para ayrılmadan devletin asker ihtiyaç karşılanmıştır.
– Devlet memurlarının maaşı karşılanmıştır.
– Vergilerin toplanması kolaylaşmıştır.
– Uygulandığı bölgede devlet otoritesi sağlanmıştır.
– Bayındırlık işleri yürütülmüştür.
– Üretimde süreklilik sağlanmıştır.
– Eyaletlerde devlet otoritesinin artırılması sağlanmıştır.
Mukataa Arazi
Geliri doğrudan devlet hazinesine ait olan topraklardir. Bu toprakların geliri iltizam yoluyla toplanırdı.
Paşmaklık Arazi
Geliri padişahın eşine ve kızlarına bırakılan arazidir.
Malikâne Arazi
Üstün hizmetlerine karşılık bazı devlet görevlilerine verilen topraklardır.
Yurtluk Arazi
Sınır boylarındaki askerlere, kasaba veya şehir memurlarına verilen arazidir.
Ocaklık Arazi
Kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır.
Vakıf Arazi
Geliri cami, medrese, bedesten, hastane gibi hayır kurumları için ayrılan topraklardır. Devlet vakıf arazilerinden vergi almazdı.
Metruk Arazi
Devlete ait olup kamunun, belli bir veya birkaç kön va da kasaba halkının yararlanması için terk olunmuş arazidir.
Genel olarak halkın yararlanmasına terk edilmiş bulunan yollar, meydanlar, namazgahlar; mesire, pazar, panayır yerleriyle köy veya kasaba halkının istifadesine tahsis edilen baltalıklar , harmanlar, meralar, yaylak ve kışlak yerleridir.
Mülk Arazinin Bölümleri
Öşüriyye Arazi
Mülkiyeti Müslüman halka ait olan topraklardır. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak çift resmi, ürün vergisi olarak da öşür öderdi.
Haraciyye Arazi
Mülkiyeti gayrimüslimlere ait topraklardır. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak ispenç (muvazzaf haracı), ürün vergisi olarak da haraç (mukassem haracı) öderdi.
Osmanlı Devleti’nde İktisadi Hayat
Tarım
Ekonominin temeli tarıma dayanmıştır. Vergilerin büyük bölümü tarımsal faaliyetlerden alınırdı. Çeşitli kanunlarla ekonomik sistem kontrol altında tutulmaya çalışılmıştır.
Hayvancılık
Osmanlı Devleti’nde halkın bir bölümü göçebe yaşamıştır. Göçebe halkın temel ekonomisi ise hayvancılık olmuştur. Göçebe halktan alınan vergiler temel olarak hayvancılıkla ilişkilendirilmiştir.
Ticaret
İpek ve Baharat yolları nedeniyle önemli gümrük gelirleri sağlanmıştır. Fakat, Coğrafi Keşifler’le beraber ticaret yolları yer değiştirmiş ve gümrük gelirleri düşmüştür.
Ticareti canlandırmak amacıyla Avrupalı devletlere verilen kapitülasyonlar yaygınlaşmıştır. Ticareti geliştirmek amacıyla kervansaraylar, hanlar ve bedestenler inşa edilmiştir.
Menzil Teşkilatı: Osmanlı yol ağının her biriminde, taşımacılığın hızlı yapılmasını sağlayan teşkilattır.
Derbentçiler: Ana yolların denetimi ve güvenliğini sağlayan görevlilerdir.
Mekkâri Taifesi: Ticaret yolları üzerinde taşımacılığı meslek edinen gruptur
Sanayi
Osmanlı Devleti’nde sanayi kuruluşları genelde devlet eliyle işletilmiştir. En önemli sanayi kuruluşları ise tophane, baruthane ve feshanedir. Özellikle silah ham maddesine ve sanayisine önem verilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde zanaatkârların kendi aralarında birleşerek oluşturdukları dinî ve ekonomik nitelikleri
olan teşkilata Ahi Teşkilatı denilmiştir. Bu teşkilatta zanaat çeşitlerinin her biri bir esnaf şubesini oluştururdu. Tek bir üretim dalının oluşturduğu bu şubelere lonca denilmiştir.
Loncaların görevleri şunlardır:
– Ham madde temin edilmesi ve dağılımının sağlanması
– Esnaflar arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi
– Narh denilen satış fiyatının belirlenmesi
– Öretilen malların kalite kontrollerinin yapılması
– Dükkân açma ve çalışma izni olan gedik belgesinin verilmesi
Gayrimüslimler de loncalara üye olabilirlerdi. Loncalarda usta-çırak ilişkisi vardı.
Üretim yapılan yerin geleneklerine göre üretim standartlarını belirleyen kurallara ihtisap kanunları denilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde ihtiyaç malları ve ham maddeler şehirlerde kapan adı verilen toptancı hallerine getirilirdi. Burada kapan emini tarafından eşit olarak satıcılara ya da imalatçılara dağıtılırdı.
Osmanlı Devletinde en gelişmiş sanayi dalları dokumacılık, deri işlemeciliği, boyacılık, maden işlemeciliği ve el sanatlarıdır.
Tersaneler ve silah sanayi devletin elindeydi. Madenlerin mülkiyeti devlete aitti. İşletenler ise vergilerini verirdi.
Tophane, baruthane ve feshane de önemli sanayi kuruluşları arasındadır.
Vergi Sistemi
Şeri Vergiler
Öşür: Müslümanlardan yaptıkları üretimin karşılığında 1/10 oranında alınan vergidir.
Haraç: Gayrimüslimlerden yaptıkları üretimin karşılığında 1/5 oranında alınan vergidir.
Cizye: Gayrimüslimlerin askerlik yapmaması ve devletin güvencesi altında yaşaması karşılığında alınan vergidir.
Örfi Vergiler
Çiftbozan: Toprağını boş bırakan köylülerden alınan vergidir
Avarız: Olağanüstü durumlarda toplanan vergidir.
Ağnam: Küçükbaş hayvan besiciliği yapan kişilerden alınan vergidir.
İspençe: Gayrimüslimlerin devletin toprağını kullanmaları karşılığında alınan vergidir.
Çift Resmi: Tarımla uğraşan Müslümanlardan toprağı kullanma karşılığında alınan vergiler.
Bac: Pazar yerlerinde ki çarşı ve pazar esnafından alınan vergidir.
Bennak: Evli olup yarım çift toprak eken Müslüman erkeklerden alınan vergidir.
Mücerred: Bekâr Müslüman erkeklerden alınan vergidir.
Arusane: Nikâhlanan genç kız ya da dul kadınlardan alınan vergidir.
Cerime: Dirlik topraklarında suç işleyenlerden alınan vergidir.
Gümrük Resmi: Dış ülkelerden gelen mallardan alınan vergidir.
Osmanlı Devleti’nde Eğitim ve Öğretim
Sıbyan Mektebi
– Eğitimin ilk basamağıdır.
– Camilerin yanında bulunan mekteplerdir.
– Bu mekteplerde ders verenlere muallim adi verilir.
– Bu okullarda belli bir süre veya sınıf yoktur.
Medreseler
– Osmanlı Devleti’nin en önemli ve yaygın eğitim kurumudur.
– İlk Osmanlı medresesi Orhan Bey zamanında İznik’te açılmıştır.
– Giderleri vakıflar tarafından karşılanmıştır.
– Eğitim ücretsizdir.
– Dersler müderris denilen öğretmenler tarafindan verilmiştir.
– Eğitim dili Arapçadır.
– Dini bilimler (Kur’an, hadis, fikıh, kelam) ve pozitif bilimler (kimya, matematik, astronomi, tarih, coğrafya) okutulmuştur.
– Medrese öğrencilerine, suhte, talebe ve danisment gibi isimler verilmiştir.
– Medreselerin bölümlerine hariç, dâhil ve sahn adı verilmiştir.
– Medreselerin bozulmasında;
• • Pozitif bilimlerin terk edilmesi
• •Beşik Ulemalığı (Âlimin oğlu âlimdir, düşüncesi)
etkili olmuştur.
Mesleki Eğitim/Lonca
Ahilik kültürü öğretilirdi,
Mesleki, dini, ahlaki eğitim verilirdi
Usta-çırak eğitimi benimsenmiştir.
Üretilen malların kalite kontrolü yapılarak satış fiyatı belirlenirdi.
Loncalara gayrimüslimler de üye olabilirdi.
Enderun Mektebi
Devlet memuru, idareci, sanatkâr ve saray görevlisi yetiştirmek amacıyla kurulan saray okuludur.
II. Murat Dönemi’nde kurulmuş olmasına rağmen Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde en etkili seviyeye ulaşmıştır.
Öğrenci kaynağı başlangıçta gayrimüslim gençler olmasına rağmen, sonraki dönemlerde Müslümanlar da mektebe alınmıştır.
Rüştiye
Ortaokul düzeyinde eğitim veren okullardır. İlk kez ll. Mahmut Döneminde açılmıştır.
İdadiler
Lise düzeyinde eğitim veren okullardır.
Darülmuallim
Erkek öğretmen yetiştirmek amacı ile Abdülmecit Dönemi’nde açılmıştır.
Darülmuallimat
Kiz öğretmen okuludur. Abdülaziz Dönemi’nde açılmıştır.
Darülmaarif
Devlet memuru yetiştirmek amacı ile Abdülmecit Dönemi’nde açılmıştır (1849).
Darülfünun
Tanzimat Dönemi’nde yüksek okul olarak açılmıştir. 1900’de ismi Darülfünunuşahaneye çevrilmiştir.
Mekteb-i Mülkiye
Kaymakam, okul müdürü ve nahiye müdürü yetiştirmek amacı ile Abdülmecit Döneminde açılmıştır
Islahhane
Mithat Paşa tarafından açılan bir zanaat okuludur (1861). Terzilik, kunduracılık ve saraçlık gibi bölümlerden oluşmaktadır.
Sanayi Mektebi
1868 yılında çeşitli sanat dallarını öğretmek amacı ile Abdülaziz Dönemi’nde açlmıştır.
Galatasaray Sultanisi
1868 yılında Abdülaziz Dönemi’nde açılmıştır. Dersler genellikle Fransızca olarak okutulmuştur.
Hukuk Mektebi
1874 yılında Galatasaray Sultanisine bağlı bir sınıf olarak açılmıştır. Amacı hukukçu yetiştirmektir.
Baytar Mektebi
Ülkenin veteriner ihtiyacını karşılamak amacıyla 1895 yılında açılmıştır.