Şiir Bilgisi Konu Anlatımı

Karatay

Arkadaşlar bu yazımızda sizlere Şiir Bilgisi  hakkında bilgiler vereceğiz. Merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızı okuyarak bulabilirsiniz.

Şiir Bilgisi

Duygu ve düşüncelerin, insan ruhunda ürpertiler uyandıracak biçimde, ölçülü-ölçüsüz, kafiyeli-kafiyesiz olarak genellikle dizeler hâlinde anlatılan şekline şiir’ denir.

Şiirler eskiden ölçü ve kafiye sınırları içinde yazılırdı ancak günümüzde bunlar şiir için bağlayıcı unsurlar olmaktan çıkmıştır. Şiir, bir ana duygu etrafında örgülenir. Diğer kompozisyon türlerinde olduğu gibi şiir de bir plana sahiptir.

1. Nazım Birimi

Şiiri oluşturan mısra kümelerine nazım birimi denir. Mısra, beyit, dörtlük, bent gibi yapı birliklerinin her biri birer nazım birimidir.

Dize (Mısra) Nedir?

Şiirde her satıra dize (mısra)” denir. Arapça kökenli bir sözcük olan “mısra”nın Türkçedeki karşılığı “dize”dir. Dize, şiirin temel birimidir. Bütün şiirler dizelerden meydana gelir. Bir dize, nesirdeki cümlenin karşılığı sayılır.

Bir şiire bağlı olmayan ve başlı başına bir anlamı olan dizelere “mısra-ı âzâde (bağımsız dize)” denir. Gerek bir şiire bağlı gerekse bağımsız nitelikte olan öz ve güzel anlamlı, kolayca ezberlenip hatırlanabilen, sağlam kurulmuş dizelere “seçkin dize” anlamında “mısra-ı berceste” veya “şah mısra” denir. Halk şairleri dize için genellikle “satır” terimini kullanır. Bir beytin birinci dizesine “üst satır”, ikinci dizesine ise “alt satır” denir.

Mehmet Akif Ersoy’a ait olan “İstiklal Marşı“mıza ait olan bölüm  4 dizeden oluşmuştur.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

 

Beyit Nedir?

Aynı ölçüde olan, anlamca bir bütünlük oluşturan ve iki dizeden oluşan nazım birimidir. Beyit birim divan şiiri nazım şekillerinde (gazel, kaside, mesnevi vb.) kullanılır.

Ehl-i dildür diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil

Günümüz Türkçesi ile

Bağrı temiz olmayana gönül ehlidir diyemem.
Gönülden anlayanların birbirini anlamaması insafa sığmaz.

Dörtlük Nedir?

Dört mısralık nazım birimidir. İslam öncesi Türk şiirinde, halk şiirinde ve günümüz şiirinde sıkça kullanılan bir nazım birimidir.

Ela gözlerine kurban olduğum!
Yüzüne bakmaya doyamadım ben.
İbret için gelmiş derler cihana,
Noktadır benlerin sayamadım ben
                                                Asık Ömer

 

Kıt’a Nedir?

Kıt’a bir edebiyat terimi olarak genellikle iki veya iki beyitten uzun, matla ve mahlas beyti olmayan bir nazım biçiminin adıdır. Bir başka ifadeyle kıt’alar kasîde ve gazel gibi musarra (İki dizesi de kafiyeli olan beyit) bir beyitle başlamayan ve mahlas kullanılmamış manzumelerdir.

Kıt’ada beyitlerin ilk mısra’ları serbest, ikinci mısraları birbiriyle kafiyelidir. Kafiye düzeni şöyledir: xa, xa, xa, xa . . .

Dest-i kutahımızı itmemiş Allah resa
Menba-ı lutfunu yoksa elimizle kaparız
Bize virsün mü Huda ab-ı hayat-ı Tevfik
Hızr’ı bulsak reh-i zulmette külahın kaparız
                                                                   İzzet Molla

 

2. Nazım Biçimi

Bir yapıt ya da yazınsal yaratının dışsal yapısına, içerik dışında kalan öğelerine “biçim (şekil)” denir. Manzumelerin uyak örgüsü, nazım birimi, ölçüsü ve konusuna göre kazandığı dış özelliğin genel adına ise “nazım biçimi (şekli)” denir.

Halk edebiyatında nazım biçimi olarak “destan, koşma, semai, varsağı, mâni, türkü, ilahi, nefes, şathiye vb.” kullanılmıştır.

Klasik Türk edebiyatında (divan edebiyatı) nazım biçimi olarak “gazel, kaside, mesnevi, mersiye, muhammes, müseddes, terbi, müstezat, terkibibent, terciibent, rubaî, murabba, şarkı, tuyuğ vb.” kullanılmıştır.

 

3. Şiirde Ahenk

Ahenk:  Ahenk kelimesi uyum anlamına gelmektedir. Edebiyatta ise kelimelerin birbiriyle ses ve anlam bakımından etkileyici bir bütün olması anlamındadır.

Şiirde ahenk;ustaca kullanılan ses akışı,söyleyiş,ritm,ölçü ve her türlü ses benzerliğiyle sağlanır. Şiirde ahengi sağlamak için ölçü,uyak,vurgu,tonlama gibi değişik unsurlar kullanılır.

3.1. Ölçü

Ahengi sağlamak şiire belli bir düzen vermek için şiirlerde çeşitli ölçüler kullanılır. Türk edebiyatında hece ve aruz ölçüsü olmak üzere iki çeşit ölçü kullanılmıştır.

3.1.1. Ölçü Çeşitleri

a.Aruz Ölçüsü:​

Dizelerdeki hecelerin açıklık kapalılık esasına bağlı olan bir ölçü sistemidir. Sonu ünlü ile biten heceler ‘’açık’’, sonu ünsüzle biten heceler de ‘’kapalı’’ hece olarak adlandırılır. Ayrıca uzun ünlülü heceler ile dize sonundaki heceler daima kapalı kabul edilir.

 Aruz ölçüsünde duraklar sözcükleri bölebilir.

O be nim mil / le ti min yıl / dı zı dır par / la ya cak
  .    .    –      –             .   .       –      –        .     .     –      –        .      .      –
  Fe  i  la   tün         Fe i    la     tün    Fe  i   la   tün      Fe    i    tün

Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar. Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir.

Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra sesli ile başlayan bir hece varsa birinci kelimenin
sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama kapalı heceyi açık yapar.

b. Hece Ölçüsü:​

Şiirdeki tüm dizelerin hecelerinin sayısının eşit olması esasına dayanır.

 Hece ölçüsü Türklerin bulduğu bir ölçüdür.
 Bilinen en eski Türk şiirlerinde de bu ölçü kullanılmıştır.
7’li, 8’li, 11’li hece ölçüsü kalıpları en çok kullanılan kalıplardır.

c. Serbest Şiir:

Herhangi bir sisteme bağlı olmayan ölçüdür. 19.yüzyıl sonlarından itibaren edebiyatımıza girmiştir.

 

3.2. Kafiye (Uyak)

Kafiye ya da uyak, şiirde mısra sonlarında bulunan sözcüklerin son heceleri arasındaki ses benzerliğidir. Şiirde uyak, dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya anlamları ayrı sözcükler arasında görülür. Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcükler uyak değildir. Bunlara redif denir.

Her yalana kanmışım               kafiye:’’an’’
Her söze inanmışım                   redif: ‘’mışım’’
Ben artık sevgiden de
Bıkmışım, usanmışım

Yarım Kafiye: Tek ses benzeşmesine dayanan kafiyeye yarım kafiye denir.  Genellikle Halk Edebiyatında kullanılır.

Benim çektiğimi kim çeker,       redif: “-er“
Gözlerinden kanlı yaş döker.    yarım kafiye: “-k“
Bulanık bulanık akar,
Dağların seliyim şimdi.

Tam Kafiye: Mısra sonlarındaki iki ses benzerliğine denilir.

​Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik            redif: “dik”
Bina atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.    yarım kafiye: “en”

Zengin Uyak: İkiden fazla sesin benzeşmesiyle oluşan kafiyeye denir. Daha çok Divan şiirinde kullanılır.

Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,           zengin kafiye: “ene”
Biz sende olamazsak bile sen bizdesin gene.

Cinaslı Kafiye:​ Aynı seslerden oluşan ;fakat farklı anlamları karşılayan kelimelerle yapılan uyağa cinaslı uyak denir. Cinas bir kelimenin tekrarı değildir.

Dönülmez akşamın sabahındayız. Vakit çok geç:   
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Yahya Kemal

3.3. Redif

Mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin ya da anlamları aynı olan kelimelerin tekrarlanmasına redif denir.

Redifler daima mısranın en sonunda bulunur, yani kafiyeden sonra gelir.  Redifin olduğu her yerde mutlaka kafiye de vardır. Bu sebeple redifin bulunduğunu gördüğünüz her yerde kafiyeyi de bulmaya çalışınız.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
                                                            Mehmet Akif Ersoy

3.4. Kafiye Örgüsü (Kafiye Şeması) 

Uyak olarak değerlendirilen ses benzerliklerini çizgi ve harf yardımıyla göstermeye, uyak düzenini çıkarmaya, “kafiye örgüsü (kafiye şeması)” bulma denir. Kafiye örgüsünde her dize bir çizgi veya sıralı noktalarla gösterilir. Kafiyeli olan dizeler “a, b, c, d” gibi harflerle gösterilir. Birbiriyle kafiyeli olan dizeler ise aynı harfle gösterilir.

Düz Kafiye: Uyaklı kelimeler aaxa veya aaab şeklinde sıralanmış ise buna düz uyak denir.

Çiçek ülkesinden girerken yaza                a
Örer her doğan gün bir altun koza          a
Kristal çiçekler açan fıskiye                       b
Ayıklık saçar düş gören bahçeye              b

Çapraz Kafiye: Bir dörtlükte birinci dize ile üçüncü dizenin, ikinci dize ile de dördüncü dizenin kendi arasında kafiyeli olmasına “çapraz uyak (kafiye)” denir. Çapraz uyak, “abab ”şeklinde gösterilir.

Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında,               a
Yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum.          b
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,               a
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.              b
  Necip Fazıl Kısakürek

Sarma Kafiye: Bir dörtlüğün birinci ve dördüncü dizelerinin kendi arasında, ikinci ve üçüncü dizelerinin kendi arasında uyaklı olmasına dayanan uyak türüdür.

 Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm             a
 O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra         b
Akan bulutlar gibi geçmiş: ne iz, ne hatıra!     b
Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm!         a
  Necati Cumali

Mani Tipi Kafiye: Mani tipindeki şiirlerde kullanılan uyak türüdür. aaxa şeklinde uyaklanır. Tek dörtlük için geçerlidir.

Dağlarda kar kalmadı     a
Gözlerde fer kalmadı        a
Daha yazacak idim           a
Kağıtta yer kalmadı         b

Aliterasyon: Bir şiirin dizelerinde sürekli aynı ünsüzün tekrarlanmasından oluşan ahenge aliterasyon denir.

Asonans: Bir şiirin dizelerinde sürekli aynı ünlünün tekrarlanmasıyla oluşan ahenge asonans denir.

senin kalbiden sürgün oldum ilkin
bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği

ü harfi ile asonans , s harfi ile aliterasyon yapılmıştır.

4. Şiir Türleri (Konulara Göre Şiirler)

Lirik Şiir

Duyguların ve düşüncelerin coşkulu bir biçimde dile getirildiği şiir türüne lirik şiir denir. Eski Yunan’da “lir” adı verilen bir çalgı eşliğinde okunduğu için bu adı almıştır.

Çoğunlukla aşk, gurbet, özlem, ölüm gibi konuların işlendiği şiirler lirik özellik gösterir. Okuyucuya duygu yoğunluğu yaşatmak ve estetik haz vermek lirik şiirinde temel amaçtır. Bu şiirlerde akıcılık, coşku ve duygusallık ön plandadır. Divan edebiyatında özellikle gazeller, murabbalar ve şarkı­lar; Halk edebiyatında, koşmalar ve semailer lirik şiir türüne örnektir. Yunus Emre, Fuzuli, Baki, Nedim, Karacaoğlan, Ah­met Haşim ve Yahya Kemal lirik şiirleriyle tanınırlar.

Çocukluğum
Çocukluğum, çocukluğum…
Uzakta kalan bahçeler,
O sabahlar, o geceler,
Gelmez günler çocukluğum
Çocukluğum, çocukluğum…
Bir çekmecede unutulmuş,
Senelerle rengi solmuş,
Bir tek resim çocukluğum.
                        Ziya Osman Saba

 

Pastoral Şiir

Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, bunlara karşı duyulan özlemleri
anlatan şiir türüdür.

Şair doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa “idil“, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatıyorsa “eglog” adını alır.

Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni.
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek
Kemalettin Kamu

 

Epik Şiir

Epik sözcüğü Yunanca epope sözcüğünden doğmuştur. Tarih öncesi dönemlere ilişkin, tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahraman­lar ile ilgili olağanüstü olayları konu alan şiirlere epope (destan) denir. Bu tür metinlerde kullanılan anlatım epik (destansı) anla­tımdır.

Destanlar (epopeler), ulusların yazı öncesi çağlarında oluş­muştur. Bütün toplumların sözlü edebiyatlarında “destanlar” önemli bir yer tutar. Destanlar, bir milletin hayatını yakından et­kileyen tarihî ve toplumsal olaylar ile ilgili kahramanlıkları dile getiren hikâye şeklindeki şiirlerdir.

Çalın vezirin borusun
Dostu gafil koman girsin
Koyverin asker yürüsün
Gaziler Bağdat üstüne

Demirc’oğlu sözün haktır
Hiç sözünde hilâf yoktur
Osmanî’de gayret çoktur
Kırılır Bağdat üstüne 
DEMİRCİOGLU

 

Didaktik Şiir

Bilgilendirmek, öğretmek, eğitmek amacıyla yazılmış şiire öğretici (didaktik) şiir denir.

Türk Edebiyatında pek çok örneği vardır. Bunlar önceleri dinî ve ahlâkî eserlerdir. Sonraları efsane, fıkra, masal ve yergi şiirleri de yazılmıştır.

Atabetü’l Hakayık
Dostum diye inanıp sır söyleme sakın
Ne kadar olsa da güvenilir ve yakın
Sırrın sende bile durup gizlenmezken
Durur mu hiç dostunda, iyi düşün.

Satirik Şiir

Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve bozuklukları iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştiren şiirlerdir. Halk edebiyatında “taşlama”, Divan edebiyatında “hiciv” denir.

Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse sormuyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim

Dramatik Şiir

Dramatik şiir, eski tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir hâline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum, dram tiyatro türünün (19. yy.) çıkışına kadar sürmüştür. Daha sonra ise tiyatro metinleri düzyazıyla yazılmaya başlanmıştır.

Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakspeare bu türün örneklerini vermişlerdir. Türk edebiyatında dramatik şiir türünde hemen hemen hiç örnek verilmemiştir. Çünkü Türk edebiyatı, Batı’ya açıldığı Tanzimat döneminde Batı da da bu tür, şiir şeklinde değil de nesir şeklinde yazılıyordu. Türk edebiyatı da bu nedenle tiyatro türünü Batı dan nesir olarak almıştır. Ancak Türk edebiyatında, Namık Kemal, Abdülhak Hamid Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel gibi nadir de olsa nazımla (şiir şeklinde) tiyatro yazan sanatçılar olmuştur.

GELİNLİK KIZIN ÖLÜMÜ
Salâ verilirken kalktık kahveden
Kızın babası yanımızda boyu uzun
Zayıf ağzı mırıltılar.
On köylü iki subay bir tezkereci er
Sıralandık ahşap mescidin avlusunda
Aldık cenazeyi sarsmadan iğreti
Ve hafif gözlerimiz yerde
Kayıp bir tayın izini süreriz sanki…
                                  Melih Cevdet Anday

AYT Türk Dili ve Edebiyatı Konuları Konu Dağılımı için tıklayınız.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 4 YORUM
  1. Meryem dedi ki:

    Çok iyi olmuş

    1. Halil dedi ki:

      Bence de çok iyi

  2. kullanıcı dedi ki:

    Bu konuyu coookk seviyorumm

    1. kullanıcı 2 dedi ki:

      bu konudan nefret ediyorum

BİR YORUM YAZIN

Soru: 40 + 6 kaçtır?


Basari Sıralamaları